Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde basın mensuplarına
açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'in Filistin'e
yönelik saldırılarının ilk günden itibaren uluslararası bir inisiyatifle,
uluslararası kurallar çerçevesinde bir somut adım atılması halinde barışla
ilgili olarak Türkiye'nin üstüne düşeni yapacağını söylediğini anımsatan Çelik,
şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mız Birleşmiş Milletlere,
uluslararası kurumlara, uluslararası hukuk referansıyla konuşarak bu barış için
somut adımın atılmasını ve Türkiye'nin de üzerine düşeni yapacağını ifade ettiler.
O günden bugüne gelinen noktada Amerikan Kongresi'ne gittiğinde Netanyahu
doğrudan İran'ı hedef aldı, doğrudan bölge ülkelerini hedef aldı, doğrudan
uluslararası kurumları hedef aldı. Hatta o kadar trajiktir ki Amerikan
Kongresi'nde bir yabancı devletin başbakanı olarak konuşurken doğrudan
Amerika'daki akademisyenlere ve öğrencilere 'kullanışlı aptallar' diyerek
hakaret etti.
Maalesef Amerikan kongre üyeleri bunu da ayakta alkışlamak
gibi bir tutum içerisine girdiler. Şimdi soykırım sebebiyle sorgulanması ve
yargılanması gereken birisini Parlamento'da yaptığı ve soykırımı savunduğu bir
konuşma sebebiyle 50 kere ayakta alkışlarsanız, işte bugünkü bu suikastlardan
ve dünkü Lübnan'a saldırı gibisinden, gayri hukuki eylemlerde ve dünya barışını
tehdit eden işlerden de sorumlu olursunuz. Gelinen noktada Netanyahu ve
hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde durdurulmasından başka bir yol yok
ve bu artık son aşamaya gelmiştir."
Yıllar önce Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'yi AK
Parti'de de misafir ettiklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisiyle çok
eskiye dayanan bir hukuku olduğunu söyleyen Çelik, "Rahmetli Heniyye,
aylardır barıştan bahsediyor, barışın gerçekleşmesi için gayret sarf ediyordu.
Görüştüğü her yabancı liderle barış konusunda bir inisiyatif oluşturmaya
çalışıyordu. Barış için uğraşan birine bu suikasti düzenleyerek siyonist
şebekenin verdiği mesaj, barış isteyenleri öldürmek, barış isteyenlere karşı
suikast gerçekleştirme şeklindedir." diye konuştu.
Heniyye suikastının, esas meselenin birilerinin söylediği
gibi İsrail'in korunması değil bölge ülkelerinin, bölge halklarının ve bölge
barışının İsrail hükümetinden nasıl korunacağını bir kez daha gösterdiğini belirten
Ömer Çelik, "Bu durum bir son aşama olarak ele alınmazsa çok daha başka
eylemlerle bölge ülkelerinde başka İsrail saldırılarının gerçekleşeceğini ve
tüm bölgeyi içine çeken bir kaosun ortaya çıkacağını öngörmek zor değil.
Netanyahu, hem kendi kişisel durumunu kurtarmak için hem de bu katliam ve
soykırım siyasetinden dolayı kendisinin ve ekibinin yargılanmasını önlemek için
el yükselterek bu katliamcı ve yayılmacı siyaseti bütün bölgeye yaymaya çalışıyor."
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 7 Ekim olaylarının olduğu ilk
andan itibaren Netanyahu'nun amacının bu olduğu konusunda dünyayı uyardığını
hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
"O günden beri söylediği her şey aşama aşama
gerçekleşti ve bugün dünya barışının önündeki en büyük tehdit Netanyahu ve
hükümetidir. İsrail'in güvenliği konusunda bir kaygı duyanlar, bu soykırımcı
siyasete katılmayan, dünyanın her tarafındaki Yahudiler açısından da Netanyahu
hükümetinin bu soykırımcı ve katliamcı siyasetini eleştirenler açısından da
şunun net bir şekilde görülmesi gerekir, dünyadaki Musevilerin durumunu da
tehdit altına sokan, onları da güvensiz hale getiren yine Netanyahu'nun bu
faaliyetleri, bu soykırımcı ve katliamcı şebekenin eylemleridir.
Artık bugün yeni bir faza geçilmiştir. Resmen İsrail
hükümeti bu eylemi yaparak bir bölge savaşı çıkarmak istediği konusunda irade
beyanında bulunmuştur. Bunun karşısında barış isteyenler ortak ve somut
eylemlerle harekete geçmelidir. Cumhurbaşkanı'mızın ilk andan itibaren
söylediği, uluslararası inisiyatif çerçevesinde somut bir adım atılmalıdır.
Aksi halde Amerikan Kongresi'nde soykırım siyaseti ayakta alkışlanan
Netanyahu'nun dünyayı sürükleyeceği yer bellidir. Bunu da zaten Amerikan
Kongresi'nde yaptığı konuşmada açık ve net bir şekilde dile getirdi."
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ABD Kongresindeki
konuşmasında, "Biz Batı dünyası için savaşıyoruz. Biz kazanırsak siz
kazanırsınız, biz kaybedersek siz kaybedersiniz." dediğini hatırlatan
Çelik, şunları kaydetti:
"Batı dünyasının değerlerini savunmak için soykırımcı
bir siyasete ihtiyacı olduğunu söyledi, ayakta alkışlandı. Batı dünyasının
değerlerini savunmak için kadınları öldürmekten, çocukları katletmekten
bahsetti, ayakta alkışlandı. Bu, Batı dünyasının insan haklarına uygun,
evrensel değerlere uygun değerlerine emek verenlere de bir hakarettir. Resmen
bir medeniyetler çatışması çıkarmak isteyen, resmen bir Batı-Doğu çatışması
çıkarmak isteyen, planlı hareket eden bir şebekeyle karşı karşıyayız. Bu mesele
sadece askeri eylemlilikle, saldırganlık çerçevesinde ele alınacak bir mesele
değil. Bunun arkasında teolojik, teopolitik bir siyaset vardır. O teopolitik
siyaseti de dini değerler istismar eden bir siyasi proje olarak ortaya
koymuştur.
Bölge haritalarının değiştirileceğinden bahsettiğinde, David
Koridoru'ndan, Mesih'in gelmesinden bahsetmiştir. Burada hastalıklı bir katil
şebekesiyle karşı karşıyadır dünya. Hastalıklı bir katliamcı çeteyle hastalıklı
bir soykırımcı şebekeyle karşı karşıyadır. Bunun, 'Batı dünyasının değerleri
adına savaşıyoruz' demesini ayakta alkışlamak bu hastalıklı zihniyete destek
vermektir. Bugün yapılan eylem artık bütün bölge barışına ve insanlığın temel
değerlerine karşı bir meydan okumadır. Doğrudan bunun omurgasına saldırıdır.
Bugünden itibaren durdurulmazsa bu çok daha vahim sonuçlara yol açacak neticeler
ortaya çıkaracaktır."
Batılı devletlerin İsrail'e silah göndermek yerine bölge
barışını koruyacak şekilde hem diplomatik hem askeri inisiyatif alması
gerektiğini vurgulayan Ömer Çelik, Birleşmiş Milletler ve uluslararası hukukun
ve uluslararası kurumların inisiyatifiyle bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini
söyledi. Çelik, "Amerikan Kongresi'nde Amerikan vatandaşlarına saldıran,
Batı-Doğu çatışması çıkarmak isteyen, Uluslararası Adalet Divanı'na ve
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne saldıran bir kişinin bu şekilde teşvik edilmesinin
neticesi dün Lübnan'a saldırıdır, bugün bu suikastın gerçekleştirilmesidir."
diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Heniyye'nin suikasta uğramasına
ilişkin şunları söyledi:
"Barış isteyen ve ömrünü Filistin davasına adamış bir
kişi olan, hepimizin yakından tanıdığı İsmail Heniyye'nin bu şekilde şehit
edilmesi sadece Filistin davasını savunanların acısı değildir. Sadece Filistin
halkının acısı değildir. İnsani değerler etrafında kenetlenmiş ve Filistin
davasına destek veren herkesin acısıdır. Dolayısıyla İsmail Heniyye bütün İslam
dünyasının şehididir. Bütün İslam dünyası için şehittir ve aynı zamanda da
bütün insanlık için bu katliam şebekesi karşısında insan onurunu, haysiyetini
ve insani değerleri koruyan bir liderlik etmiştir.
O çerçevede bugün doğru olan bütün bu acının içerisinde,
İsrail'in bu soykırımcı ve katliamcı şebekesinin bundan sonra gerçekleşecek
eylemlerine karşı alınması gereken inisiyatif açısından bunu artık son uyarı
olarak kabul etmek ve gereğini yerine getirmek gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın
doğrudan bu gelişmelerin, bölge güvenliğini ve ülkemizin milli güvenliğini
ilgilendiren değerlendirmelerinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu
savaş şebekesine, karşı bu soykırımcı ve katliamcı şebekeye karşı temel
değerler temelinde, uluslararası hukuk temelinde barışı desteklemeye, barışı
güçlendirmeye ve Filistinli kardeşlerimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Cenabıallah, İsmail Heniyye kardeşimize rahmet eylesin. Filistin halkına
başsağlığı diliyoruz, milletimize başsağlığı diliyoruz ve bütün insanlığa
başsağlığı diliyoruz."