HABER MERKEZİ- Dizde oluşan ağrılarla başlayan (merdiven inerken, çıkarken ya da oturup ayağa kalkarken) diz kireçlenmelerinde tedaviye geç kalınmaması adına erken teşhis önemlidir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır konu hakkında önemli bilgiler verdi.
DİZ
KİREÇLENMESİ NEDİR, BELİRTİLERİ NELERDİR?
Dr. İnanır, “Halk arasında kireçlenme olarak
ifadenin tıbbi karşılığı diz aralığında bulunan kıkırdağın bozulması ve eklem
kenarlarında kemik büyümesidir. Ayrıca kıkırdağın kütle kaybı kıkırdak
altında bulunan kemikte de dejenerasyona neden olmaktadır. 50
yaş üzerindeki kişilerde en sık görülen eklem hastalığıdır. Orta ve ileri
yaşın hastalığı olup 40 yaşından önce görülmesi nadirdir. Osteoartrit vücuttaki
herhangi bir eklemi etkileyebilir. En sık etkilediği eklemler eller, kalça, diz
ve omurgadır. Kıkırdak bozulması, hafiften ağır kayıplara kadar
olabilmektedir. Ne kadar erken önlem alınır ise o kadar kolay tedavi şansına
sahibiz.
Eklem kireçlenmesi ağrı, tutukluk, kilitlenme, şişlik,
yürüme zorluğuna neden olabilmektedir. Ağrı; en sık şikâyettir.
Başlangıçta hareket sırasında ya da günün ilerleyen saatlerinde oluşur ve
dinleme ile rahatlama olur. Eklem kıkırdağındaki bozukluklar ilerledikçe yük
taşırken, merdiven çıkarken, yokuş çıkarken hatta istirahat sırasında
dahi ağrı hissedilebilir. Tutukluk, sabah veya uzun süren
hareketsizlikten sonra ortaya çıkabilir ve kısa sürer. Eklem
hareketlerinde kısıtlanma, kemik çıkıntılara bağlı olarak eklem şiş
gibi görülür. Yakınmalar zaman zaman
azalıp geçer gibi hissedilse de yıllar sonraproblemler artarak tekrar
ortaya çıkabilir” dedi.
TETİKLEYEN SEBEPLER
?
Eklem de kıkırdak dejenerasyonunu tetikleyen en
önde gelen neden obezite olduğunu söyleyen Dr. İnanır, “Kontrolsüz spor
hareketleri de kireçlenme geliştiren nedenlerin başlarında
sayılabilir. Osteoartrit orta ve ileri yaşın hastalığıdır. 40
yaşından önce görülmesi nadirdir. Yaşlanma ile eklem kıkırdağında değişiklikler
oluşur buna bağlı olarak dayanıklılığı azalır. Bu nedenle yaş
ilerledikçe osteoartrit görülme sıklığı artar.
Kadınlarda osteoartrit gelişme ihtimali daha yüksektir.
Ayrıca Gut, Romatoid artrit, diabetik nöropati, paget hastalığı,
septik artrit ve doğuştan kalça çıkığı gibi
hastalıklar kireçlenme gelişme riskini artırmaktadır.
Asıl olan her ne kadar muayene olsa da
direkt grafi - Röntgen ; yakınmaların hangi
şiddette olduğunu yeterince göstermemesi eksik yönüdür. BT, MRI
,USG detay açısından kullanılabilecek yöntemlerdir. Şunu da belirtmek
gerekir ki tetkiklerde aynı sonuca sahip olan hastalar arasında değişiklik
görülebilmektedir. Bazıları ciddi ağrı yaşarken aynı sonuca sahip
başka bir hasta hiç ağrı hissetmeyebilmektedir” diye konuştu.
TEDAVİSİ NEDİR
?
Tedavi, hastalığın evresi ve şiddetine
uygun olarak planlanması gerektiğinin altını çizen İnanır, “Tedavide ilk basamak hastanın eğitimi
olmalıdır. Yani hastanın biliş ve farkındalığını arttırmalıyız ki hasta
kendini koruyabilsin. Kireçlenme gelişen eklemin aşırı
kullanılmaktan sakınması öğretilmelidir. Kilo verilmesi en
önemli tedavidir. Düzenli egzersiz mutlaka gereklidir. Ağrı
kesici ilaçları önermediğimizi tekrar belirtmek isteriz. Fizik Tedavi
uygulamaları arasında klasik fizik tedavi ile yetinilmemeli
ilave kombinasyonlar mutlaka yapılmalıdır. Klasik ağrı kesicileri
önermiyoruz. Ancak kıkırdak yapımını destekleyen ilaçların
kullanımı hastaya göre önerilmelidir. Eklem içi enjeksiyonlar arasında kortizon
enjeksiyonu eklem şişliğinin olduğu dönemlerde veya ileri yaş
hastalarda başka işlem yapılamıyorsa hastanın rahatlaması amacıyla en son
düşünülmelidir. Ayrıca eklem içine eklem kayganlığını artıran ilaçlar
enjekte edilebilir. Çok sık kullanılan PRP,
ozon, proloterapi, nöral terapi, kuru iğneleme, akupunktur, kinezyobantlama, Manuel
terapi kireçlenme tedavisinde tek başına yetersiz
kalmaktadır. Hacamat, sülük, masaj ile kireçlenmenin tedavi
edilemeyeceğini belirtmek isteriz. Günümüzde karın yağından elde edilen
Kök Hücre uygulamaları daha önde gelen ve çözüm üretme şansı en fazla olan
tedavi olarak kullanıma girmiştir. Ancak sadece bir yöntemin
yetersizliğini görüyor olmamız nedeniyle
yine kombinasyonların yapılması hayli önem arz etmektedir. Tıbbi
tedavi yöntemlerinden yarar görmeyen hastalar ise cerrahi tedaviye mecbur
kalmaktadır. Bunlar ise artroskopik temizleme, kemik düzeltici
ameliyatlar, eklem protezleri olarak
sayılabilir. Burada protezlerin ömür boyu dayanıklı olmadığını
da belirtmek gerekir” ifadelerine yer verdi.