HABER MERKEZİ- Pandemi döneminde evde kalma sürelerinin artması ve hasta olma korkusu Avrupa nüfusunun yaklaşık yüzde 15'ini etkileyen en yaygın nörolojik bozukluk olan migren hastalığını da tetikledi. Kişilerin yaşadıkları dayanılmaz ağrılar için çeşitli yöntemlere başvurduğunu belirten Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Metin Güzelcik, konu hakkında bilgi verdi.
COVİD
-19 BAZI SORUNLARINDA DAHA ÇOK GÖRÜLMESİNE NEDEN OLDU
Dr. Güzelcik, “Yeni Tip Koronavirüs (Covid
-19) süreci bazı sorunlarında daha çok görülmesine neden oldu. Bunlardan biri
de artan stres, endişe ve düzensiz yaşam biçimi ile beraber kendini daha çok
hissettiren migren hastalığı olarak karşımıza çıkıyor. Yaşattığı baş ağrısı ve diğer etkileri ile
yaşam kalitesini önemli düzeyde düşüren bu sağlık durumu her beş kadın ve her
15 erkekten yaklaşık birinde görülüyor. Sorunu yaşayanlar ise ağrıyı azaltmak
adına çeşitli önlemler denerken, yapılan araştırmalar fizik tedavi uygulamalarının
da migren ataklarının iyileştirilmesinde kullanabileceğini gösteriyor. Öyle ki
İsveç'teki Göteborg Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, 2011'de migren
önleme yöntemi olarak fiziksel egzersizin etkililiğine ilişkin ilk çalışmayı
yayınladı. Haftada 3 kez 40 dakikalık egzersizin migrenleri önlemede aynı
derecede etkili olabileceği bulundu. Böylece diğer ağrı konularında da büyük
kolaylık sağlayan egzersizin bu problemin çözümünde de etkinliği ortaya
çıkıyor” dedi.
MİGREN
ERKEN YAŞLARDA ORTAYA ÇIKIYOR
Migren vakalarının yaklaşık yüzde
45’inin çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıktığı belirten Dr. Güzelcik,
“Migren genetik bir hastalık olup genelde erken yaşlarda başlayan ataklar
halinde seyreden ve ileri yaşlarda (kadınlar için menopozda) sonlanan bir baş
ağrısı türüdür. Hastalar çoğu atakların geleceğini anlar. Ataktan 20 dakika
kadar önce görme alanında bozulmalar, bazen basit geometrik şekiller, zikzak
veya dalgalı çizgiler, ışıltılı noktalar veya yıldızlar görebilir. Bu görsel
auralar genelde görme alanın merkezinde başlar ve dışa doğru yayılır. Bazen de
sanki felç geçiriyormuş gibi vücudun bir tarafında uyuşma karıncalanma, kuvvet
kaybı, konuşmada bozulma, kelime bulmada güçlük olabilir” diye konuştu.
YAŞAM
BİÇİMİMİZ MİGRENİ TETİKLEYEBİLİR
Güzelcik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle az yada çok uyumak, aç kalmak yada sık yemek yemek, stres,
yorgunluk, az sıvı tüketmek, sigara, çay, kahve, kola, fındık, fıstık,
çikolata, peynir, domates, portakal, turşu, sucuk, salam, dondurma, muz gibi
yiyeceklerde atak sıklığını arttırabilir. Migren atakları ayda 3 kez ya da daha
fazla görüldüğü takdirde profilaktik tedavi
diye adlandırılan atakları seyrekleştirmeye yönelik en az 3 ay süren tedavi
planları yapılır. Ayda 3’ün altında ki
ataklarda ise sadece atağı geçirmeye yönelik tedaviler yeterli olur ancak
hastanın yaşam şartlarını mutlaka düzenlemesi gerekir.“