Kılıçdaroğlu, Ankara Spor Salonu'nda yapılan partisinin 38. Olağan Kurultayı'nda, halkın yanında olduğunu söyleyerek, bu çerçevede ev ve ofislere temizliğe giden kadınlarla görüştüğünü ve onların sorunlarının çözümü için çalıştığını hatırlattı.
Sokak esnafının sorunlarını dinleyen partinin CHP olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Şimdi biz sağcı mı olduk arkadaşlar? Ya nedir bu anlayış? Bu nasıl bir kindir? Bu nasıl bir öfkedir ve ön yargıdır? Anlamakta zorluk çekiyorum." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, seçimlerden önce ve sonra mevsimlik işçilerle de görüştüğünü dile getirerek, "Haramzadelerin sofrasına oturmadım, o insanların sofrasına oturdum. Onlarla yemek yedim, onlarla beraber kaşığımı salladım. Onlar da bizim Halil İbrahim sofrasına oturdular. Onlarla beraber oturduk. Onlarla beraber dertleştik. Onlar dertlerini aktardılar. Onlar bizi tanıdı, biz de onları tanıdık." ifadelerini kullandı.
İktidar olmanın yolunun, toplumun tüm kesimlerine ulaşmaktan geçtiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin her adımını karış karış gezdiğini ve gezmeye devam edeceğini belirtti.
"Sorun yaşayanların ilk başvuru adresi Cumhuriyet Halk Partisi oldu"
Kılıçdaroğlu, şoför, çiftçi, emekçi, basın mensubu ve sanatçılar gibi toplumun her kesimiyle görüştüğünü ve sorunlarını dinlediğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün geldiğimiz noktadan bakarsak, sorun yaşayanların ilk başvuru adresi Cumhuriyet Halk Partisi oldu. Hatırlıyorsunuz değil mi? Sorun yaşayanlar seçimler öncesi, 'Ne olursun şu konuyu da dillendir.' diye sürekli bizi uyarıyorlardı. Ben o kesimlerin sözcüsü olarak onların sorunlarını her aşamada dillendirdim ve dillendirmeye de devam edeceğim. Çünkü onlar kimsesizdi, ben o kimsesizleri tanıyordum."
Tunceli'nin Nazimiye ilçesindeki bir köyde, ilkokul mezunu bir babanın, okuma yazma bilmeyen bir annenin 7 evladından biri olarak dünyaya geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, kendisi gibi olanların devlette önemli görevlere gelmesini sağlayan Atatürk ve Cumhuriyet'e şükran borçlu olduğunu söyledi.
"Hiçbir zaman majestelerinin muhalefeti olmadım"
Kılıçdaroğlu, bir an olsun namerde boyun eğmediğini ve eğmeyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Mustafa Kemal'in kurduğu bu partide hiçbir zaman 'majestelerinin muhalefeti' olmadım, birilerinin muhalefeti olmadım. Halkın sorunlarını dillendirdim ve halkla beraber oldum, onlar gibi yaşadım. Benim sırça köşklere ihtiyacım yok. Benim evim, benim sarayımdır. Benim mutfağım, benim mutfağımdır. Helal lokma benim başımın üstünde yeri olan bir lokmadır. Sarayın sofrasına gidip diz çökmedim. Doğru bildiğimi hep savundum. Bundan sonra da doğru bildiğimi hak ve adalet için savunacağım."
Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine yol arkadaşı olacakların emekliler, memurlar, işçiler, gençler, yoksul kesimler, taşeron işçiler, kayıt dışı çalışanlar ve mevsimlik işçiler gibi kesimlerin sesi olması gerektiğini vurguladı.
Elektriği, suyu, doğal gazı kesilenlerin sesi olmak için yaptıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunların, CHP'nin geniş kesimlerce tanınmasını sağladığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Altı yaşındaki kız evladımız sistematik tecavüze uğrarken ve bu kız çocuğumuzun dosyası sümen altı edilirken milletvekilleriyle beraber sabahın köründe Adalet Bakanlığının kapısına dayanıp adaleti savunacaksınız. O yüzden davayı açmak zorunda kaldılar. Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için Şanlıurfa'da sabahın köründe sabah 06.00'da işsizler kahvesine gideceksiniz. İşsizler kahvesindekileri dinleyeceksiniz. Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için güvencesiz tarım işçilerinin sesi soluğu olacaksınız.
Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için Çubuk'ta linç girişiminde bulunurken moralinizi bozmayacaksınız. Aslanlar gibi dik duracaksınız. Linç edenleri değil, ettirenlerden hesap soracaksınız. Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak başka bir şeydir. Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için başka partilerin CHP'yi dizayn etmelerine izin vermeyeceksiniz. Kimlerin neyi beklediğini çok iyi biliyorum. CHP'yi nasıl karıştırdıklarını da çok iyi biliyorum. Ama unuttukları bir şey var. Bu örgüt yüzyıllık bir örgüttür ve bu örgüt çimentodur."
"Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için paramiliter gruplardan korkulmaması gerektiğini" ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları aktardı:
"SADAT'ın kapısına dayanacaksınız, meydan okuyacaksınız. İki oğlu ve eşi öldürülen Emine Şenyaşar'ın dosyası sürekli sümen altında tutulurken, Şanlıurfa'ya gideceksiniz, Emine Şenyaşar'a sahip çıkacaksınız. Hakkı, hukuku ve adaleti savunacaksın. Onun dosyasını açtılar. Açmak zorunda kaldılar. Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak için vefalı olacaksın. Bay Kemal'in yol arkadaşı olacaksan Bay Kemal'i arkadan hançerlemeyeceksin. Boşuna mı diyorum? Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak zordur. Hangi badireleri atlattığımızı ne çabuk unuttuk? Hangi mücadeleleri verdiğimizi, ne çabuk unuttuk? Üzerimize giydirilmek istenen kefeni nasıl yırttık? Nasıl mücadele ettik? Nasıl unuturuz biz bunları?"
"Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir genel başkan olarak partinin sadece bugününü ve yakın geleceğini değil, uzun hedefli yapısını da düşündüğünü belirtti.
"Hiç kimse unutmasın, gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir." diyen Kılıçdaroğlu, kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğini, bunun, CHP kültüründen aldığı en büyük derslerden biri olduğunu anlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Kurultayımızdan 20-25 gün sonra tüzük kurultayı yapacağız. Değişim nasıl olur? Dönüşüm nasıl olur? Yenilenme nasıl olur? Sadece Türkiye değil, bütün dünya bunu öğrenecek. Dalgalara karşı güvenli bir limanın taşlarını öreceğiz. Hiç kimse endişe etmesin.
Cinsiyet kotası getireceğim. Var mısınız? Yüzde 50 kadın, yüzde 50 erkek. Varsanız getireceğim. Yığılma üyeliklere son verilecek. Bir seferde 5 bin üye, 7 bin üye kaydetmek, bunlara son vereceğiz. Yok öyle bir şey, yığılmaya son vereceğim. Milletvekillerini üç dönemle sınırlayacağım. Milletvekili üç dönem sonra bitecek. Başka arkadaşlar gelecek. Belediye meclis üyeliklerine ve il genel meclis üyeliklerine belli kontenjanlar getireceğiz."
Hayvancılık yapılıyorsa o bölgede mutlaka bir veteriner, avukat, mali müşavir, kent plancısı olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunları gerekirse ilgili sivil toplum örgütlerinden isteyeceklerini kaydetti.
Danışma kurulunu arka arkaya üç kez toplamayan ilin, otomatikman düşmüş olacağını, danışma kurullarının önemli olacağını belirtti. Mahalle temsilcilerinin, bir kadın, bir erkek olacağını aktaran Kılıçdaroğlu, bugüne kadar çözmekte zorlandığı en zayıf halkanın ev kadınları olduğunu, kadın üye sayısının artırılması gerektiğini söyledi.
"Genel sekreterlik makamını güçlendireceğiz"
Aktif üye pasif üye uygulamasını geçmişte getirdiklerini ancak reddedildiğini, şimdi yeniden getireceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Artık her yerde, her zaman ön seçim olacak. Aktif üye, kurumsal üye geldiği zaman, her yerde ön seçim olacak. Genel sekreterlik makamını güçlendireceğiz. Diğer sol partilerde olduğu gibi bizde de genel sekreterlik makamı güçlü bir genel sekreterlik olacak. Bilim, yönetim, kültür platformunu yeniden inşa edeceğiz. Ama bilim yönetim kültür platformuna ilk kez girenler, önlerindeki bir seçimde milletvekili adayı olmayacaklar. Daha sonra olursa milletvekili adayı olacaklar. Yani buraya bilgisiyle, birikimiyle gelen önce kendisini ispat edecek. Bir sonraki seçimde de kendisini milletvekili adayı olarak belirleyebiliriz."
İç denetim mekanizmasını getireceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, parti müfettişliklerini yeniden inşa edeceklerini, il başkanlarının bu konuda hazırlıklı olması gerektiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, seçimlerde en başarılı olan, oyunu en çok artıran beş ilin başkanının parti meclisi üyesi olacağını bildirdi.
Yeniyi güçlü bir şekilde inşa edeceklerini, hukuksal altyapısını oluşturacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunları gerçekleştirdiklerinde hep beraber köklü bir yenilenmeye ve değişime imza atılmış olunacağını söyledi.
"Bu ülkede dönüşümü sağlayacak olan bizleriz"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"İnşallah ben de bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturup seçilen yeni genel başkanımı alkışlayacağım. Aldığım, üstlendiğim her görevi bütün aksaklıklarına rağmen, eksikliklerine rağmen yerine getirmeye çalıştım. Siz bilmezsiniz ama ben bilirim. 36 saat ayakkabı çıkarmamak nedir? Siz bilmezsiniz ben bilirim. Ayakkabı bağcıklarını çözmek zorunda kaldım çünkü ayaklarım şişti. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Benim kişisel bir mücadelem yok.
Benim gelirim bana yetiyor zaten. Benim servetlere ihtiyacım da yok. Benim tek isteğim halkımın gönlünde taht kurmaktır, başka bir şey değil. Herkes şunu söyleyebilmeli. 'Evet bu Genel Başkan çalıştı. Bu genel başkan emek harcadı.' Ben bunu istiyorum. Başka bir şey istediğim yok. Bu ülkede dönüşümü sağlayacak olan bizleriz. Tarihi bir sorumluluk bizim sırtımızda.
Önümüzde yerel seçimler var. Daha Manisa'yı, daha Bursa'yı alacağız, daha Balıkesir'i alacağız. Daha Denizli'yi alacağız. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmaya hakkı yok. Eğer biz Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden gideceksek bizim kitabımızda umutsuzluk yoktur. Bizim kitabımızda mücadele vardır. Yürekli mücadele vardır. Aslanlar gibi mücadele vardır. Bu mücadeleyi yapacağız." AA