Cüneyt Ersan Kimdir?
Bize Kendinizden bahseder misiniz?
Ben Cüneyt Ersan 30 yıldır bu mesleği sevgiyle, arzuyla ve
istekle yapıyorum. İktisat okudum, hayalimde hâkim olmak vardı fakat bu mesleğe yöneldiğim için sonrasında hiç düşünmedim. Zaman ilerledikçe de Spor Spikeri, moderatör ve sunucu oldum. Üniversite 3.sınıfta
bu mesleğe başladım. Mesleğin her türlü zorluğundan geçtim, toz yutarak ve
kablo taşıyarak amatör sahalarda mesleğe başladım. En amatör ortamlardan en profesyonel
ortamlara çıktım. 1993 yılından itibaren bu sektörün içindeyim. Su gibi akıp
geçen bir zaman geçirdim.
30 yıllık tecrübelerinizden
yola çıkarak bu meslekten çıkarımlarınız nelerdir?
30 yıllık çabanın ardından buralarda olduğumu söylemek isterim.
Bizim sektörde iyi yerlere kimse anlık şekilde gelemiyor maalesef. Büyük emekler
harcanması gereken bir mesleğe sahibiz. Mesleğin meşekatlı olduğunu bildirmek
istiyorum ben de buralara toz yutarak, kablo taşıyarak geldiğimi söylüyorum.
Bu mesleği
yapabilmenin koşulları sizce nelerdir?
Bu mesleği yapabilmenin en önemli koşulu bu mesleği sevmek,
eğer mesleği severseniz de başka bir meslek yapamazsınız. İçinizde gazetecilik
kimliğiniz varsa başka bir meslek yapmanız mümkün değil. Zor bir meslek icra
ediyoruz, etkili ve güzel konuşmak, güvenilir olmak, gündemi çok iyi takip
etmek çok okumak ve yabancı dili çok iyi kullanmak bu işin olmazsa olmazları.
Bu mesleği yapabilmek
için hobi yeterli mi yoksa yetenekte gerekiyor mu?
Her şeyin başı sevgi ama yeteneği de olması gerekiyor. Çünkü
yeteneği olmayan bir insanın ne ekran karşısında ne mikrofon başında açıkçası
ne kadar eğitim alırsa alsın başarılı olma şansı yok. İş mesela maç anlatırken
bağırmaya dayanıyorsa, pazarda meyve sebze satan esnaf kardeşimiz de bağırıyor.
Mesele güzel bağırmak değil, mesele güzel konuşmak, gördüğünü güzel aktarmak,
bu derecede Türkçeyi konuşabilmek yetenek bu mesleğin en önemli unsurlarından
biri fakat hobisi ve yeteneği varsa yetenek sizi bir yerlere taşıyor. Bu mesleğin şöyle bir özelliği var siz
meslekten vazgeçmezseniz meslek sizden vazgeçmiyor. Meslek aşkı meslek sevgisi
olmalı fakat yetenek olmadığı takdirde olmaz.
İlk sunduğunuz maç
hangisiydi? Bu mesleğe dair ince çizgiler var mı?
İlk maçım Konyaspor’un bir maçıydı. O dönemde bütün
branşları anlatıyorduk, bu meslek hatalara açık bir meslek zaten insanın olduğu
her yerde hata vardır. Bu meslek sizi vezir de edebilir, rezil de edebilir.
Türkiye’de yaptığınız bir konuşmayla iyi ya da kötü gündem olabilirsiniz.
Önemli olan karşıdaki seyirciye sahada gördüklerimizi zevkli ve keyifli bir
şekilde aktarabilmektir.
Normal gündelik yaşamda kullandığımız ve sevdiğimiz
kelimeler var bunları ekran başında kullanmamak ta önemli güzel Türkçeyi burada
da kullanmak çok önemli. İstanbul Türkçesine hâkim olmak gerekli, güzel jest ve
mimiklere sahip olmak gerekli, sesi ve diyaframı güzel kullanmak önemli.
Keşke bu maçı ben
sunsaydım dediğiniz bir maç oldu mu?
Görev verildiğinde çok önemli karşılaşmalar anlatıyorum. Ben
maç seçmem, maç hangi kanalda nerede yayınlandığı benim için önemli değil.
Sunduğum maçı bir kişi bile izlese benim için milyonlar izlemiş kadar
ciddiyetle anlatırım. Şu maçı ben anlatsaydım dediğim olmamıştır ama Hagi’li,
Prekazi’li ve Schumacher’li dönemi anlatsaydım dediğim de oluyor kendi içimden.
Meslek hayatınızda
güzel anılarınız var mı?
Hayatım hep anılardan oluşuyor iyi ya da kötü birçok anım
vardır. Hatırlamak istemediğim fakat bana tecrübe olan anılarım var. Emekli
olduktan sonra yayınlayacağımız bir kitap ve ya sosyal medya paylaşımıyla bu
anılarımı aktarmak isterim. Çok anım var bu anıların yüzde 99,9’u güzel
anılardır.
Bu mesleği yapacak
olan insanlar neye dikkat etmeliler?
Normal gündelik yaşamda kullandığımız ve sevdiğimiz
kelimeler var bunları ekran başında kullanmamak ta önemli güzel Türkçeyi burada
da kullanmak çok önemli. İstanbul Türkçesine hâkim olmak gerekli, güzel jest ve
mimiklere sahip olmak gerekli, sesi ve diyaframı güzel kullanmak önemli. Seyircilerde
yaptığımız hataları maruz görmesi lazım yaptığımız yanlış bir isim telaffuzu
olabilir, insanın olduğu yerde her zaman hata vardır.
Mesleğin, size kattığı
en güzel yanı nedir?
Çok insan ve dost kazandım. Türkiye’nin ve Avrupa’nın her
yerinde birçok değerli insan kazandım. En büyük sermaye bence budur, mesleğin
en büyük getirisi insan kazanmaktır diye düşünüyorum.
Spikerlik yaptığınız
süre boyunca oyuncuların isimlerini nasıl aklınızda tutuyorsunuz?
Bu bir yetenek işidir. İnsanlar oyuncuları, takımları bizden
çok daha iyi biliyorlardır fakat güzel aktarım yapamıyorlarsa bir işe
yaramayacaktır. Dolayısıyla bu bizim işimiz onun için çalışıyoruz günler
öncesinden oturup oyuncular hakkında bilgi ediniyoruz. Oyuncuları ezberliyoruz,
tavırlarını tanıyoruz, fiziksel özelliklerini tanıyoruz, sahadaki mevkilerini
öğreniyoruz.
Bizi en çok zorlayan siyahi oyuncular; Hep birbirlerine
benzedikleri için onları karıştırmak çok kolay oluyor. Bunun da bazı püf
noktaları var; Mevkilerden ziyade taktığı aksesuar, saçı ve onu bağlama şekli,
kramponları gibi unsurları göz önüne alınca işimiz daha da kolaylaşıyor.
Bu meslekte kendimizi
nasıl geliştirmemiz gerekiyor?
Öncelik mesleği seveceğiz sonrasında bol bol kitap okumamız gerektiğinin
altını çiziyorum. İngilizce dışında en
az bir yabancı dil öğrenmemiz gerekiyor. Yeni mezun arkadaşlarıma yabancı dili
biliyorlar gözüyle bakıyoruz. İngilizce cevabını kurum ve kuruluşlar kabul
etmiyor, o yüzden İngilizce dışında en az bir dil daha bilmek gerekiyor.
Bir diğer geliştirmemiz gereken konu günlük gelişmeleri
takip etmek gerekiyor. Tek bir kategori halinde değil de bütün gündemi iyi
takip etmek gerekiyor.
Bu konuyla ilgili son olarak genç kardeşlerimiz için ilk
başta maddiyatı ikinci planda tutmaları gerekiyor. Genç arkadaşlarımız mesleği
tutun meslekte sizi tutacaktır, o zaman hem kazanmaya hem de kariyer yapmaya
başlayacaksınız.
Son olarak gençlere
söylemek istedikleriniz var mı?
Son olarak genç arkadaşlarıma şunları söylemek isterim,
sosyal medyanın büyüsüne kapılmadan kendilerini geliştirmeye baksınlar, bol
kitap okusunlar, internet ve sosyal medyalar aracılığıyla günlük gelişmeleri
takip etsinler. Türkçelerini ve kelime dağarcıklarını bol bol geliştirsinler,
güzel konuşmaya özen göstersinler ve de ikili ilişkilere çok dikkat etsinler.
İkili ilişkileri menfaat üzerine kurmasınlar bol bol dost kazanmaya özen
göstersinler.