Emekli Astsubaylar Seslerini Duyurmak İstiyor

Emekli astsubaylar seslerini duyurmak istiyor

Emekli astsubaylar, 2001 yılında astsubaylara Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile verilen, ancak kararnamenin süresi dolduğu için artık ödenmeyen, bugün yaklaşık 8 bin lira karşılığı olan 10 bin ek göstergenin maaşlarına yansıtılmasını bekliyor. Astsubaylar, “Ulufe istemiyoruz, söz verilen haklarımızı istiyoruz. İmtiyaz değil adalet istiyoruz” diyorlar.

Emekli astsubaylar seslerini duyurmak istiyor

Makam ve görev tazminatı verilmesi talebiyle geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin farklı kentlerinde mitingler düzenleyen emekli astsubayların bu girişimleri de sonuçsuz kaldı.
Ülke savunmasında en önde yer alan, şehit Astsubay Ömer Halis Demir örneğindeki gibi bir emirle ölümü göze alıp şehadet şerbetini içen, ülkenin kaderini değiştiren, sadece emeği ile değil, görev gereği emeğinin yanında canını, kanını ortaya koymuş, TSK'nın emir, komuta ve lider kadrolarının yüzde 65'ini teşkil eden, kanunen subay yardımcısı olarak tanımlanan astsubaylar, emsali az görünür bir şekilde mesleki, mali, hukuki, özlük ve sosyal alanlarda büyük haksızlıklarla karşı karşıya.
1980'li yıllara kadar emekli ve muvazzaf kıdemli çavuşların maaş seviyesi yarbay ile eşit iken özellikle 1980 darbesinden sonra maaş skalası tamamen bozuldu ve bugün 30-40 yıllık emekli bir astsubay, yeni göreve başlayan astsubaydan yüzde 50'den daha düşük seviyede maaş alır durumla karşı karşıya bırakıldı. Bu şekilde emekli bir albay, teğmenden yüksek maaş alabiliyor. Bunun en büyük nedeni ise söz verildiği halde yansıtılmayan makam-görev ve hizmet tazminatları.
Astsubayların düne kadar maaşlarda muadili olduğu 3600 ek göstergeye sahip meslek grupları son düzenlemeyle 5400'e çıkartılırken, astsubaylar herhangi bir maddi karşılığı olmayan 4200 ek göstergeyle bırakılarak büyük hak kaybına sebep olundu. Bu anlamda 5400 ek göstergenin bir an önce verilmesinin oluşturulan haksızlığı telafi edeceği belirtiliyor
Emekli astsubaylar tarafından konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir disiplin bir hiyerarşi var, o hiyerarşiye de saygılıyız. Türk Subayı başımızın tacıdır. Biz zaten bir Türk subayının bir çift mavi gözün, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden insanlarız. Ancak bakışımız şudur; Türk Silahlı Kuvvetleri bir aileyse bu ailede subay da astsubay da uzman çavuş da sözleşmeli er de, şehit olduğunda bir. Hepsi şehit, aynı mertebede. Dolayısıyla sağken de özlük hakları bakımından aynı imkanlara, aynı koşullara sahip olması gerekir.”
TSK'da astsubaylar branşlarında en ihtisaslı personel olmalarının yanında liderlik ve amirlik; Kısım ve Takım Komutanlığı, Bölük Komutanlığı, Bando Komutanlığı, Karakol Komutanlığı, Bot Komutanlığı, Bölük Astsubaylığı, Saymanlık, Kısım Amirliği, Öğretmenlik, Müdürlük, Öğretim görevlisi kadroları dahil birçok sorumlulukları olan etkin vasıflı kadro görevlerinin yanında, çeşitli subay kadro görevlerini de asaleten ve vekaleten yürütmektedirler. Bunlara ek olarak astsubay statüsü kritik konumu itibari ile yıllar içerisinde daha da fazla sorumluluk taşıyan bir hale dönüşmüştür. Ancak tarihi süreç incelendiğinde bu kadar ağır sorumluluklarına karşılık statü haklarının iyileştirilmesi ve uyumu noktasında etkin yenilikler yapılamamıştır.
Astsubaylar, geniş sorumlulukları bulunan bu görevleri icra etmelerine karşın sadece itibari anlamda değil ücret rejimi noktasında da büyük hak kayıpları ile karşı karşıya bırakılmışlardır. 120 bin emekli ve 100 bin çalışanı ve aileleriyle birlikte de 1 milyonu aşan astsubay camiasının acil çözüm bekleyen sorunları ne yazık ki çözümsüz kalmıştır. Astsubay camiasının talepleri ordumuzun komuta kademeleri ve hükümetlerimizce de haklı görülmüş, çözüm sözleri verilmiş ancak sonrasında herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır.
TSK personelinin aylık bağlama oranları ve net ele geçen maaşların toplamının tazminat faktörü üzerinden değerlendirildiği görülecektir. Tazminatlar sadece subay statüsüne bağlanan maaşlarda yer almaktadır. Aradaki farkın oluşmasındaki temel belirleyici unsur da tazminatın varlığıdır. Çünkü astsubaylarda tazminata konu bir ödeme kalemi değerlendirmeye alınmamıştır.
Aradaki büyük mali uçurumun ortadan kaldırılması için yeni bir düzenleme acilen tesis edilmelidir. Bu düzenlemenin en önemli gerekçesi ise 926 Sayılı Kanun hükümlerince TSK içerisinde 'asker kişi' olarak tanımlanan astsubayların kamu mali yönetimi çerçevesinde ücretlendirilmesi noktasına gelince 657 Sayılı Kanun’a bağlı 'büro memuru' statüsünde gösterilmesidir. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için TSK bünyesindeki tüm personelin sorumluluklarını göz önünde bulunduran, insan odaklı bir ücret politikasının tesis edilmesi gerektiği ortadadır. Kamu idaresi içerisinde istihdam edilmiş tüm çalışan ve emeklileri gibi astsubaylarımızın da yaşam standartlarını yükseltmek askeri ve siyasi karar alıcıların acil çözüm bulması gereken konuların başında gelmelidir.”
OYAK Yönetim Kurulu’nda da astsubaylara yer verilmesi gerektiği belirtilen açıklamada şu görüşler dile getirildi:
"OYAK, silahlı kuvvetlere özgü bir kuruluş. Türk Ticaret Kanunu'na göre bu tür ticaretle uğraşan yerlerde kimin yüzde 51 hissesi varsa yönetim kurulu başkanı o olur. OYAK'ın yüzde 60 civarı astsubayların. Mevcudumuz fazla olduğu için, paramız da orada fazla olduğu için yüzde 60'ı bizim. Ama OYAK'ın bir sürü iştirakları var; kendi yönetim kurulu üyelikleri var. Nereden baksanız 400 500 yönetim kurulu üyesi var. Ama buraları astsubaylara vermiyorlar, buralarda da generaller, subaylar veya siviller var. Para bizim, yönetim kurulu başkanının bizden olması lazım. Çünkü paranın çoğunluğu bizde. Hiç olmazsa yönetim kurulu üyeliklerini yarı yarıya bölüşmek istiyoruz."

 

DİĞER HABERLER

Balıkesir
Balıkesir'de sır gibi ölüm
28 Eylül 2024 Cumartesi
Bitlis
Bitlis'te 4.7 şiddetinde deprem!
25 Eylül 2024 Çarşamba
Hakkari
Hakkari'de 4.3 şiddetinde deprem!
25 Eylül 2024 Çarşamba