Makam ve görev tazminatı verilmesi talebiyle geçtiğimiz
aylarda Türkiye’nin farklı kentlerinde mitingler düzenleyen emekli
astsubayların bu girişimleri de sonuçsuz kaldı.
Ülke savunmasında en önde yer alan, şehit Astsubay Ömer
Halis Demir örneğindeki gibi bir emirle ölümü göze alıp şehadet şerbetini içen,
ülkenin kaderini değiştiren, sadece emeği ile değil, görev gereği emeğinin
yanında canını, kanını ortaya koymuş, TSK'nın emir, komuta ve lider
kadrolarının yüzde 65'ini teşkil eden, kanunen subay yardımcısı olarak
tanımlanan astsubaylar, emsali az görünür bir şekilde mesleki, mali, hukuki,
özlük ve sosyal alanlarda büyük haksızlıklarla karşı karşıya.
1980'li yıllara kadar emekli ve muvazzaf kıdemli çavuşların
maaş seviyesi yarbay ile eşit iken özellikle 1980 darbesinden sonra maaş
skalası tamamen bozuldu ve bugün 30-40 yıllık emekli bir astsubay, yeni göreve
başlayan astsubaydan yüzde 50'den daha düşük seviyede maaş alır durumla karşı
karşıya bırakıldı. Bu şekilde emekli bir albay, teğmenden yüksek maaş
alabiliyor. Bunun en büyük nedeni ise söz verildiği halde yansıtılmayan makam-görev
ve hizmet tazminatları.
Astsubayların düne kadar maaşlarda muadili olduğu 3600 ek
göstergeye sahip meslek grupları son düzenlemeyle 5400'e çıkartılırken,
astsubaylar herhangi bir maddi karşılığı olmayan 4200 ek göstergeyle
bırakılarak büyük hak kaybına sebep olundu. Bu anlamda 5400 ek göstergenin bir
an önce verilmesinin oluşturulan haksızlığı telafi edeceği belirtiliyor
Emekli astsubaylar tarafından konuyla ilgili olarak yapılan
açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir disiplin bir hiyerarşi var,
o hiyerarşiye de saygılıyız. Türk Subayı başımızın tacıdır. Biz zaten bir Türk
subayının bir çift mavi gözün, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden
insanlarız. Ancak bakışımız şudur; Türk Silahlı Kuvvetleri bir aileyse bu
ailede subay da astsubay da uzman çavuş da sözleşmeli er de, şehit olduğunda
bir. Hepsi şehit, aynı mertebede. Dolayısıyla sağken de özlük hakları
bakımından aynı imkanlara, aynı koşullara sahip olması gerekir.”
TSK'da astsubaylar branşlarında en ihtisaslı personel
olmalarının yanında liderlik ve amirlik; Kısım ve Takım Komutanlığı, Bölük
Komutanlığı, Bando Komutanlığı, Karakol Komutanlığı, Bot Komutanlığı, Bölük
Astsubaylığı, Saymanlık, Kısım Amirliği, Öğretmenlik, Müdürlük, Öğretim
görevlisi kadroları dahil birçok sorumlulukları olan etkin vasıflı kadro
görevlerinin yanında, çeşitli subay kadro görevlerini de asaleten ve vekaleten
yürütmektedirler. Bunlara ek olarak astsubay statüsü kritik konumu itibari ile
yıllar içerisinde daha da fazla sorumluluk taşıyan bir hale dönüşmüştür. Ancak
tarihi süreç incelendiğinde bu kadar ağır sorumluluklarına karşılık statü
haklarının iyileştirilmesi ve uyumu noktasında etkin yenilikler yapılamamıştır.
Astsubaylar, geniş sorumlulukları bulunan bu görevleri icra
etmelerine karşın sadece itibari anlamda değil ücret rejimi noktasında da büyük
hak kayıpları ile karşı karşıya bırakılmışlardır. 120 bin emekli ve 100 bin
çalışanı ve aileleriyle birlikte de 1 milyonu aşan astsubay camiasının acil
çözüm bekleyen sorunları ne yazık ki çözümsüz kalmıştır. Astsubay camiasının
talepleri ordumuzun komuta kademeleri ve hükümetlerimizce de haklı görülmüş,
çözüm sözleri verilmiş ancak sonrasında herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır.
TSK personelinin aylık bağlama oranları ve net ele geçen
maaşların toplamının tazminat faktörü üzerinden değerlendirildiği görülecektir.
Tazminatlar sadece subay statüsüne bağlanan maaşlarda yer almaktadır. Aradaki
farkın oluşmasındaki temel belirleyici unsur da tazminatın varlığıdır. Çünkü
astsubaylarda tazminata konu bir ödeme kalemi değerlendirmeye alınmamıştır.
Aradaki büyük mali uçurumun ortadan kaldırılması için yeni
bir düzenleme acilen tesis edilmelidir. Bu düzenlemenin en önemli gerekçesi ise
926 Sayılı Kanun hükümlerince TSK içerisinde 'asker kişi' olarak tanımlanan
astsubayların kamu mali yönetimi çerçevesinde ücretlendirilmesi noktasına
gelince 657 Sayılı Kanun’a bağlı 'büro memuru' statüsünde gösterilmesidir. Bu
mağduriyetlerin giderilmesi için TSK bünyesindeki tüm personelin
sorumluluklarını göz önünde bulunduran, insan odaklı bir ücret politikasının
tesis edilmesi gerektiği ortadadır. Kamu idaresi içerisinde istihdam edilmiş
tüm çalışan ve emeklileri gibi astsubaylarımızın da yaşam standartlarını
yükseltmek askeri ve siyasi karar alıcıların acil çözüm bulması gereken
konuların başında gelmelidir.”
OYAK Yönetim Kurulu’nda da astsubaylara yer verilmesi
gerektiği belirtilen açıklamada şu görüşler dile getirildi:
"OYAK, silahlı kuvvetlere özgü bir kuruluş. Türk
Ticaret Kanunu'na göre bu tür ticaretle uğraşan yerlerde kimin yüzde 51 hissesi
varsa yönetim kurulu başkanı o olur. OYAK'ın yüzde 60 civarı astsubayların.
Mevcudumuz fazla olduğu için, paramız da orada fazla olduğu için yüzde 60'ı
bizim. Ama OYAK'ın bir sürü iştirakları var; kendi yönetim kurulu üyelikleri
var. Nereden baksanız 400 500 yönetim kurulu üyesi var. Ama buraları
astsubaylara vermiyorlar, buralarda da generaller, subaylar veya siviller var.
Para bizim, yönetim kurulu başkanının bizden olması lazım. Çünkü paranın
çoğunluğu bizde. Hiç olmazsa yönetim kurulu üyeliklerini yarı yarıya bölüşmek
istiyoruz."