30.06.2020 00:28 | Güncelleme Tarihi: 30.06.2020 00:28
Dünyayı yöneten parasal güçler; varlıklarını idame ettirebilmek adına, kendilerine yeni kaynaklar yaratabilmek ve yeni pazarlar oluşturabilmek için farklı yöntemler uyguluyorlar günümüzde... Fazla eski değil, daha yüz yıl öncesine kadar, iyi kılıç kuşanan, iyi kılıç sallayan ekip, bir başkasının toprağını işgal ederek; oranın nimetleri ile hayat sürdü binlerce yıl.
Eskiden de vardı ama, günümüzde daha bir önem kazanmaya başladı ‘kaleyi içten fethetme’ sözü... Bunun en güzel örneği; 40 yıldır ülkemizin çeşitli kademelerine sinsice, ama hepimizin gözü önünde yuvalanmaya çalışan Fetö Yapılanması’dır... O kadar ki, gerçek anlamda yapılmak istenenin ne olduğunu 15 Temmuz 2016 gecesi anlayabildi Türkiye.
Fetö benzeri yapılanma örneği çoktur dünyamızda... Koca bir ülkeyi fethetmek, onu kontrol altına almak kolay değildir topla tüfekle artık... O ülkede itibar gören oluşumları satın alıp, doğru zaman gelene kadar, onlarca yıl beslemiş olsanız dahi; çok daha kolay ve çok daha ucuza amacınıza ulaşırsınız.
Muhammet Tahir’ül Kadri, 1951 Pakistan doğumlu bir zat... Penjab Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, ‘İslami Kanunlar’ üzerine doktorasını yapar ve profesörlüğe kadar yükselir... Sürekli olarak, Pakistan’ın terörle mücadele politikalarını eleştirerek sivrilmiş ve milletvekili olmuş bir isim... Ancak, her ne hikmetse 2005 yılında milletvekilliğinden istifa ederek Toronto’ya yerleşir Tahir Kadri ve Kanada vatandaşlığına alınır.
Kanada, Kraliçe Elizabeth’in başkan olduğu, İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth of Nations) üyesidir... Tahir Kadri, Kanada vatandaşlığına geçerken, prosedür gereği Kraliçe Elizabeth’e bağlılık yemini yapar... “Bugünden itibaren, Kanada’ya ve Majesteleri Kraliçe Elizabeth’e bağlı kalacağıma söz veriyorum” der.
Kanada’da bulunduğu 7 yıl içerisinde; Pakistan’daki taraftarlarını, devletin çeşitli kademelerine; askeriye ve yargı sisteminin ise en üst makamlarına kadar getirir.
Pakistan’daki iktidarı ele geçirebileceğine inanarak 2012 yılında ülkesine geri döner ve mevcut hükümete karşı kampanya başlatır. “1 Milyon İnsan” projesi ile büyük bir yürüyüş başlatır ancak beklediği kalabalığı toplayamaz... Halk, Kraliçe Elizabeth’e bağlılık yemini veren birisine fazla güven duymamaktadır çünkü.
2013 Yılında üçüncü kez başbakan seçilmiş Türkiye dostu Navaz Şerif döneminde Pakistan; tarihinde görülmemiş ekonomik bir büyüme içerisine girer... Amerika’nın güdümündeki ülkeyi kasıp kavuran terör olayları, neredeyse sıfırlanır... Komşusu Hindistan’ın nükleer denemelerine karşılık vererek Pakistan da nükleer denemelere başlar.
Ancak yıl 2017’ye geldiğinde, Yüksek Mahkeme üyeleri arasına sızdırdığı adamlarının suçlaması ile; Başbakan Navaz Şerif’i yolsuzlukla yargılattırarak hükümeti düşürür... Bu kez, yeni seçilen hükümet aleyhinde de operasyonlar başlatır... Sadece bir yıl sonra, ülkeyi yeni bir seçime götürmeyi başarır ve İmran Khan’ın partisine destek vererek onu başbakan seçtirir.
1800’lü yıllarda, Irak’ın Süleymaniye kentine bağlı, halkının Kürt bolduğu bir köyde; Kesnizani isminde, Türkçe karşılığı ‘Birşey Bilmiyorum’ olan bir tarikat ortaya çıkar... Fakir halka yardım etmekle ünlenir bu tarikat... Osmanlı kuvvetlerinin 1. Dünya Savaşı’nda karşı koyamadığı Irak’taki İngiliz işgaline karşı büyük bir direniş gösterir, Kesnizani Tarikatı’na bağlı güçler... 1968 yılında Irak yönetimini ele geçiren Baas rejimine karşı da silahlı mücadele verir Kesnizani tarikatı.
1978 yılında Irak’ı Saddam Hüseyin; Kesnizani tarikatını da Şeyh Muhammed El Kesnizani yönetmeye başlar... Bu dönemde, devletin ve askeriyenin çeşitli kademelerindeki müridlerinin sayısını oldukça arttırır tarikat... O kadar ki, Saddam’ın sağ kolu, karısı ve oğlu bile tarikatın müridleri olurlar... Artık Saddam’ın konuştuğu her şey, anında tarikat liderine iletilmektedir...
Şeyh Muhammed El Kesnizani’nin; Gandi, Nehru ve Malaz isimli 3 oğlu vardır... Bunlar, Müslüman isimler değildirler ve oğullarının da dinle fazla ilişkileri yoktur... Kesnizani’nin oğulları, Irak’ın petrol gelirlerinden ve askeri ihalelerden komisyon alan şirketlerin sahipleridirler; ayrıca tüm spor kulüpleri ve STK’lar da bunlar tarafından yönetilmektedir... Onlardan habersiz kuş uçmaz Irak’ta.
Tarikat liderinin oğullarının bu zaafından faydalanır CIA ve İsrail gizli örgütü Mossad... Dünyanın 90 ülkesinde tekkeleri olan büyük güç Kesnizani cemaatinin dizginlerini ellerine geçirir CIA ve Mossad... Tarikatın yaptığı plan ve verdiği talimatlarla; 2003 yılında Irak ordusu tek kurşun atmadan Amerika’ya teslim olur... Saddam’ın, üst düzey eğitim almış 70 bin kişilik özel muhafız ordusu bile hiç birşey yapamaz... Tarikatın talimatları doğrultusunda teslim olurlar.
Halife Belkasım Hafter, Bingazi’deki askeri akademide okurken tanışır Muammer Kaddafi ile... Yakın dost olurlar... Sovyetler Birliği’nde askeri eğitimini tamamladıktan sonra, Libya’ya dönerek Kaddafi’nin Kral İdris’e karşı başlattığı darbenin yanında yer alır.
Muammer Kaddafi, çok güven duyar Hafter’e... Ona önemli askeri görevler verir... 1986 yılında ABD ve Fransa’nın desteklediği Çad savaşına katılır ve askerleriyle birlikte esir düşer...
Çad Cumhurbaşkanı’na Kaddafi’nin muhalifi olduğunu söyleyince serbest brakılır... Hatta ABD’nin verdiği destek ile, Kaddafi’yi devirmek için Çad’ta 2 bin kişilik bir ordu kurar, ancak Sovyetler Birliği’nin dağılması ile durum değişir ve ABD’ye sığınır.
ABD’de CIA’nın merkezinin bulunduğu Virginia eyaletine yerleşir ve buradan Libya’daki yapılanmayı organize eder... CIA’nın desteği ile 1993 yılında Kaddafi’ye karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunur... Kaddafi onu, gıyabında yargılayarak idama mahkum eder.
Arap Baharı esintisini Libya’da etkinleştirip Kaddafi’nin devrilmesinde büyük rol oynar... 2014 yılında BM tarafından kabul görmüş Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) Libya için askeri bir yol haritası önerir.
Önerisi kabul görmeyince Tobruk’ta kendi hükümetini kurarak UMH’ye karşı savaş başlatır... Etrafına topladığı aşiretlerin de yardımı ile Libya’nın doğu ve güney bölgelerini ele geçirir... Arkasına Rusya, BAE, SA, Fransa ve Mısır’ı da alarak Libya’yı kaosa sürükleyerek petrol üretemez duruma getirir... Amacı, Venezuela ve İran’ın petrol satamadığı bir dönemde Libya’nın da üretimini durdurup onu destekleyen Rusya, SA ve BAE’nin ekmeğine bal sürmektir.
Günün Sözü
Milliyetçi ve vatansever insanların, yalnızca Komünizm ve Faşizm ideolojilerine karşı değil, materyalist tüm sistem ve ideolojilere karşı fikri mücadele içinde olmaları; sinsi odakların kirli oyunlarına gelmemek için dikkat göstermeleri şarttır.
Mustafa Kemal ATATÜRK