21.05.2024 10:41 | Güncelleme Tarihi: 23.05.2024 16:54
İran İslam Devrimi’nin siyasi ve ruhani lideri Ayetullah
Humeyni, 1979 yılında Şah karşısında elde ettiği zaferden 9 yıl sonra gizli bir
fetva yayınlar… Yayınladığı fetvayla hapishanelerde bulunan 30 bini aşkın
siyasi tutuklunun, yargılanıp şeriat kanunlarına göre cezalandırılmalarını emreder…
O dönemde Mollaların yetiştirdiği 27 yaşında
genç bir hukukçu olan İbrahim Reisi,
Tahran Komisyon’una birkaç üyeden birisi olarak atanır. Adilane (!) bir
yargılama yöntemi ile binlerce tutuklunun işkenceyle idam sehpalarına
gönderilmesinde anılan, önde gelen bir isim olur Reisi.
İran
tarihinin en kanlı yılıdır 1988… 30 bini aşkın siyasi
tutuklu yargılanmadan idam edilmiştir çünkü. Ve bu sürecin akılda kalan 1
numaralı müsebbibi İbrahim Reisi “Tahran Kasabı” olarak anılır o tarihten bu
yana.
Gösterdiği bu üstün (!) başarıdan sonra
rejimin gözdesi olur… Özellikle Humeyni’nin 1989 yılında ölümü ile yerine geçen
“İkinci Yüce Lider” Ali Hamaney’in kolladığı adamdır artık o. 2021 yılında
şaibeli bir şekilde Cumhurbaşkanı seçtirilir.
Seçmenin yüzde 52’sinin sandığa gitmeyerek tepki
gösterdiği bir seçim sonucunda Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturur İbrahim Reisi.
Mevcut sistem ile reformist halk arasındaki kopuş olur 2021 seçimleri.
Geçtiğimiz pazar günü, Azerbaycan-İran
sınırında iki ülkenin yakınlaşmasını simgeleyen ortak bir proje olan Kız Kalesi
Barajı’nın açılışına katılır İran Cumhur Başkanı İbrahim Reisi, Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev’le birlikte. Tören dönüşünde konvoyu
oluşturan 3 helikopterden ikisi Tebriz’e inmeyi başarırken, Reisi’nin bindiği
helikopter yere çakılır bir süre sonra. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri
Bakanı Hüseyin Abdullah ve 6 üst düzey isim yanarak can verirler.
Olayın medyaya
yansımasının üzerinden birkaç saat geçmeden, İsrail basını
deyim yerindeyse “göbek atmaya” başlar, sevinçlerini gizleyemezler...
Haham Başları “bütün Yahudileri asmayı planlayanı Allah cezalandırdı, oh olsun”
der.
İran ekipleri 6 saat süren telaşlı uğraş
sonucunda enkaz yerini tespit etmeyi başaramayınca, Türkiye’den yardım
talebinde bulunurlar. Tamamen yerli ve milli, savunma sanayimizin son
gözdelerinden olan AKINCI
TİHA havalanır Batman’dan ve 3 saat geçmeden
enkaza ulaşır. Görevini tamamladıktan sonra ülkeye dönüşte, Van Gölü üzerinde
ay-yıldızımızı çizer AKINCI İHA büyük
ve haklı bir gururla.
Kurulduğundan beri hep İran’ın tepkisini çekmiştir İsrail. Özellikle
2004’ten bu yana İsrail-İran geriliminin hat safhaya ulaşmış olduğu göz önünde
bulundurulduğunda; ilk akla gelen, bu işin örgütleyicisinin İsrail olmasıdır.
İran’ın içlerine kadar sızıp, bu işi çok rahat örgütleyebilecek kapasitededir
çünkü İsrail.
Ancak İran
halkının son zamanlarda gittikçe artan sistem karşıtı tepkisini de göz ardı
etmemek gerekir… İran
yönetiminin İsrail’e karşı göstermelik tepkileri; Arap dünyası ile normalleşme süreci,
Bakü-Tahran-Ankara
yakınlaşması, birilerini rahatsız etmiş olamaz mı?
Sen kalk, Cumhurbaşkanının güvenliğini hiçe sayarak; envanterinde
daha modern Rus yapımı helikopterler olmasına rağmen, 46 yaşında eski bir teneke
parçası içerisinde seyahat ettir… Üstelik bu helikopter ABD
yapımı olsun… Üstelik İran, 46 yıldır Amerikan ambargosu altında ve bu
helikopter hiç güncellenmemiş, modernizasyonu yapılmamış…
Sen kalk, Cumhurbaşkanının güvenliğini hiçe
sayarak; helikopterlerin uçamayacağı hava koşullarında seyahat ettir… Üstelik
tehlikeli bir güzergah seçerek; hiçbir elektronik sistem kullanmadan, tamamen
pilotun görüş kabiliyeti ve yeteneklerine güvenerek…
Sen kalk, yumurtaları aynı sepete koyma misali hem Cumhurbaşkanını
hem Dışişleri Bakanını ve hem de 6 üst düzey devlet adamını aynı helikoptere
koy…
Şu an İran’ın ne
bir Cumhurbaşkanı ne de bir Dışişleri Bakanı var… Üstelik “İkinci Yüce Lider”
Ali Hamaney 85 yaşında ve onun yerine geçecek en güçlü aday, İbrahim Reisi gösteriliyordu…
Bütün dünya, İran’ın bu olayı nasıl izah edebileceğini
konuşuyor… Yanlış bir açıklama, dünyamızı yeni bir global krizin eşiğine
getirebilir.