Yüreklere su serpen birkaç önemli olay dışında, hemen hemen her bakımdan uğursuz
geçen 2020’nin son günlerinde, oldukça sevindirici bir haber düştü ajanslara…
İngiltere ile Türkiye’nin Ticaret Bakanları, iki ülke arasında hızla yürürlüğe
girecek olan Serbest Ticaret Anlaşması’na imza koymuşlardı.
Aslında Brexit
süreci ile birlikte başladı bu anlaşmanın alt yapı çalışmaları… Yoğun bir emek
harcandı gerçekleştirilebilmesi için… Sonunda her iki ülkenin de çıkarları
doğrultusunda, Türkiye’nin daha çok yararlanabileceği bir anlaşma metni ortaya
çıktı.
Sanayi ve tarım ürünlerinin tamamını kapsayan bu anlaşma sonucunda, iki
ülke arasında ‘tarifesiz’ yani her hangi bir gümrük vergisine tabi olmadan,
rekabet koşulları çerçevesinde serbestçe ticaret yapılabilecek.
İngiltere’nin,
Avrupa Birliği içerisinde bulunduğu son dönemde, Türkiye ile arasındaki ticaret
hacmi 17 milyar dolar civarında idi… Bunun 11 milyarı aşan kısmı Türkiye’nin İngiltere’ye
ihracatı, geriye kalanını ise ithalatı oluşturuyordu… Taraflarca imzalanan bu
anlaşma sayesinde, İngiltere’nin toplam 700 milyar dolarlık ithalatı içerisindeki
Türkiye’nin 11 milyarlık payını çok yukarılara çekme imkanı doğmuştur… Ve
şurası da kesindir ki, ilerideki dönemlerde bu anlaşmaya, sanayi ve tarım
ürünlerinin yanı sıra hizmet ürünleri de ilave edilecektir.
Rekabet savaşlarının kızıştığı günümüzde birçok ülke, ürettiği malları daha
rahat pazarlayabilmek için, birbirleri ile serbest ticaret anlaşması yapmanın
formüllerini bulmaya çalışıyor… Çok fazla değil bir ay kadar önce, Amerika’nın
dışta bırakılarak, Çin, Avustralya, Japonya, Güney Kore gibi 15 Pasifik
ülkesinin imza koyduğu serbest ticaret anlaşması, dünya ticaret dengesini büyük
oranda değiştirecek gibi görünüyor… Bu anlaşmanın dışında kalan ülkelerin
olumsuz etkilenebileceği bir dönemde Türkiye’nin sağladığı bu başarı, büyük
oranda onun önünü açacaktır.
15 Temmuz’un
hemen ardından ilk kınama mesajları yayınlayarak, Türkiye’nin yanında kesin
taraf tutan İngiltere, Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında da Türkiye ve
Azerbaycan yanlısı tutumuyla dikkat çekmiştir.
Türkiye-İngiltere Serbest Ticaret Anlaşması’nın salt bir ticari anlaşma
olmadığını görmek gerekmektedir… Bu anlaşma; her attığı adımda Türkiye’nin
karşısına çıkan Fransa ve Yunanistan’a aba altından gösterilen sopadır… Bu
anlaşma; Türkiye’nin Libya’da ve Doğu Akdeniz’deki elini güçlendirecektir.
Bir başka gerçek
ise, Doğu Akdeniz’in en büyük çıkmazı olarak görülen Kıbrıs adasının 3 garantör
ülkesinden biri olması ve üstelik orada 60 yıldır iki askeri üs bulundurması
sayesinde, bölgede oldukça önemli bir konuma ve güce sahiptir İngiltere.
Öte yandan, Türkiye-İngiltere Serbest Ticaret Anlaşması’nın KKTC önünde de
büyük fırsatlar oluşturabileceği aşikardır… Kıbrıslıların, sömürge döneminden
başlayarak İngiltere ile çok yakın ilişkileri oluşmuştur… Kıbrıs’ta yaşayan
Kıbrıs kökenli Türk nüfusu kadar, İngiltere’de yaşayan Kıbrıs kökenli Türk
bulunmaktadır… Her Kıbrıslı Türk aileden muhakkak birkaçı uzun yıllardan beri
İngiltere’de yaşamaktadır… Bu insanlar, Kıbrıs’ın ve Kıbrıs ürünlerinin özlemi
ile yanıp tutuşmaktadırlar… Bu sebeple KKTC menşeili ürünler, İngiltere’deki
Kıbrıslılar tarafından tercih edilmektedir.
Ancak ne yazık ki
ambargolar altında inletilen KKTC’nin, İngiltere dahil dünyanın hiçbir yerine
sorunsuz ihracat yapma şansı yoktur… Kıbrıslı Türk iş adamı Asil Nadir’in
sahibi olduğu Polly Peck International firmasının çabaları ile 1980’li yıllarda
KKTC’den İngiltere’ye yapılan narenciye ve tekstil ihracatında altın dönemi
yaşanırken, 1991 yılında Asil Nadir’e düzenlenen kumpas sonucunda KKTC bu
imkanı ne yazık ki bir daha yakalayamaz.
Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması, KKTC’ye
1980’li yıllardaki ivmeyi yakalama fırsatı vermiştir… Ancak bunun
gerçekleşebilmesi için KKTC ile Türkiye arasındaki gümrük engellerinin kaldırılması şarttır.