Kötüden Betere Giden Yol

Kötüden Betere Giden Yol - ADİL DURMAZ

20.11.2023 13:31 | Güncelleme Tarihi: 20.11.2023 13:31

Birden fazla şeye öfkeliyim. Öfkelenmekte haksız mıyım? Ya da öfkelenmek üzerime bir vazife mi? Dünyada çeşitli baş döndürücü fırıldaklıklar meydana gelirken Türkiye de bundan geri kalmasın isteyenler kendi etraflarında çizdikleri dairelerle yapay girdap ve hortum oluşturuyor.

Girdabın varlığı sizi içine çekebilir. Zira kimliksiz kalıp düşünce yetisini kaybeden Türk toplumu girdabın içinden çıkma balık gibi takip ettiği siyasinin ağzından çıkanı çabuk benimseyip, onun isteklerini yerine getirebilmek için yeni demokratik yol arayanlara hizmet ediyor.

Buraya kadar sanki hiç hatırı sayılır şeyler yazmamışım ya da öfkelenmemişim gibi görünebilir. Yoruldum öfkelenmekten. 20 yılda AKP’nin yarattığı uyuşuk toplumun öfkeli bir ferdiyim ben de. Bulunduğum yerden rahatsızım. Uyuşukluğumu yazarak gidermeye çalışıyorum. Neden her anlatılana inanıp salt doğrular peşinde olayım ki? Aşı satıcılardan salt doğrular öğrenecek değiliz.

İnsan olduğunu söyleyip, bunun hakları olduğuna inanan kimselerle yüzde 50+1’i mi konuşayım? Seçim atmosferinden bir türlü kurtulamayan siyaset dünyasından ancak bu beklenirdi. Tüm sorunlarımız bitti de bu mu kaldı? Hayır. Tüm bunlar sorunlar çözülemesin diye ortaya atıldı. Zira TBMM duvarlarını kaplayan ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir’ sözündeki milletin anlamı yitirildi.

Cumhurbaşkanı neyi hedefleyerek yüzde 50+1’i beğenmez oldu? İnsan kendisiyle çelişebilecek durumda olabilecek işlerden uzak kalmalı. Hamasetle yürütülen siyasetin ardından ancak bu beklenirdi zaten. Bundan sonra ne olacak peki? Yeni getirilen beğenilmezse ne diyeceğiz? İnönü kendini ‘değişmez genel başkan’ ilan etmişti. Yönetimde de böyle bir cümleyi mi göreceğiz?

Yargıtay-AYM sorunu da aynı sebepten müteşekkil. Yeni Anayasa gelse ne olacak? Hamaset siyasetinin ekmeğine manda yağı sürmekten başka bir işe yaramayacak. Devletlü olmanın kolay bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ama hamaset siyasetinin yalana ve ihanete doğru gittiğini de göremiyorsak işimiz zaten bitmiş demektir.

Hesap verebilir bir devletimiz olsun diye anayasamıza ‘Devletin dini, din-i İslam’dır’ yazıldı. Neden kaldırıldı? Neden kimse bunu sorgulamıyor? Üniversite talebelerinin yüzde kaçı bu tabirden rahatsız? Agâh olmak istemeyenler ne olmak istiyor?

Üst üste yığılmış sorunlarımız karşısında ne ekonomistler doğru bir tavsiye verebiliyor ne de eğitimciler ‘tamam sorunu hallettik’ diyebiliyor. Çünkü kimlikten uzak her tavsiye veya deney külfetimizin üstüne külfet eklemekten başka bir işe yaramıyor. Bugün ‘Avrupalı olarak doğsaydım’ diyen milyonlarca insan var. Ne gariptir ki bu kimseler Türklüklerine ve Müslümanlıklarına toz kondurmuyor. En Müslüman onlar. Türklükleri de Orta Asya’dan dıgıdık dıgıdık gelme.

Anayasamızdan çıkarılan o ifadenin ekmeğini yiyip agâh olmaktan uzak yaşamak bu kimselere yarar sağlıyor. Şerefli bir hayat yaşamak isteyenlerin önüne ise engel koymaktan usanmıyorlar. Toplu yaşamaya son darbeyi de ‘Kentsel Dönüşüm’ yasasıyla vurdular. Mesela ben müstakil yaşamımı kendim kurmak istiyorum. Acaba kentsel dönüşümlü canavarlar bu işe ne derler?

Görüşlerinizi Bildirin

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.