Yaklaşık
olarak son bir yıl içerisinde sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması
nedeniyle bu yazıyı kaleme alma gereği duydum. Covıd-19 salgını yakamızı tuttu
ve ne yazık ki bırakmıyor. Bizler evlere hapsolurken sağlık çalışanlarımız
hastanelere hapsolmuş vaziyette ailelerinden ayrı kalmaktadırlar. Bir yandan
ölmeyi göze almış koca yürekli neferler bir yandan da yaşatmak için mücadeleye
devam etmekteler.
Yaşamış
oldukları bu zorlu süreçte kendilerine destek ararken yardım eli uzattıkları
insanlar tarafından şiddete uğramak alt üst olan psikolojilerini bir hayli
yıpratmaktadır. Sözlü şiddete, tehdide, hakarete uğradıkları yetmiyor gibi bir
de fiziksel şiddete uğramaktadırlar. Bu durum toplum olarak hepimizi üzmekte ve
tahammül seviyesi düşük insanlar karşısında ne yazık ki ürkütmektedir.
Ancak
bu saldırı karşısında bir kalkan gibi duran kanunlarımız var ve bu kanunlar
gerçek anlamda uygulandığı takdirde bu saldırıların sonunun geleceği
kanaatindeyim. Özellikle Türk Ceza Kanunu’nda kamu görevlisine karşı işlenen
suçlarda cezai yaptırımlarda artırıma gidilmesi konusunda önemli maddeler yer
almaktadır.
5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinin üçüncü fıkrasının a bendinde; kamu
görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun İşlenmesi hâlinde, cezanın
alt sınırının bir yıldan az olamayacağı ifade edilmiştir.
5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan genel hakaret
suçunun takibi, şikâyete tabi iken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125.
Maddesinin üçüncü fıkrasının a bendinde yer alan kamu görevlisine görevinden
dolayı hakaret suçu şikâyete tabi değildir, re’sen soruşturulan bir suçtur.
(TCK md. 131/1)
Mağdurun kamu
görevlisi olmasının bir başka etkisi de şudur: 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan genel hakaret
suçunun takibinin şikâyete bağlı olması nedeniyle bu suçta uzlaşma hükümleri
uygulanabilecektir. Oysa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinin
üçüncü fıkrasının a bendinde yer alan kamu görevlisine görevinden dolayı
hakaret suçu, şikâyete tabi olmadığından uzlaşma hükümlerine de tabi bir suç
değildir.
Türk Ceza
Kanunu’nun 86-3(c) maddesinde “kasten yaralama suçunun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı
oranında arttırılır “ demek suretiyle sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin
ağırlaştırıcı neden olduğunun altını çizmiştir. Ve dikkat edilmesi gereken
nokta yaralama suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde takibi şikayete
bağlanmaksızın yargılama yapılmaktadır. Yani sağlık çalışanlarımıza yönelik bir
yaralama olayı meydana gelmişse bu durum ilgili kişiler tarafından tespit
edildiğinde şiddete uğrayan sağlık çalışanının şikayeti aranmaksızın saldırgan
kişiler hakkında işlem başlatılacaktır.
Yukarıdaki
düzenlemelerin yanı sıra sağlık personeline yönelik şiddetin artması
nedeniyle 17 Nisan 2020 günlü Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 28. maddesi ile 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 12. maddesine birinci fıkradan
sonra gelmek üzere ikinci fıkra ve maddenin sonuna da bir fıkra daha
eklenmiştir. Eklenen fıkralara göre;
“Kamu
veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile
yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret
(madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında;
a)
İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır.
b)
Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi
hükümleri uygulanmaz.
Şiddetin
vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği
hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli
bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir”.
Sağlık
çalışanlarına yönelik saldırıların cezai boyutunun yanı sıra ayrıca hukuki
boyutu da bulunmaktadır. Saldırıya uğrayan sağlık personellerinin saldırganlar
aleyhine maddi manevi tazminat davası açma haklarının da var olduğunu
hatırlatmak isterim.