Yazın gelişiyle birlikte Çukurova'nın kendine özgü kavurucu
sıcakları da kendini göstermeye başladı. Bu coğrafyanın sıcağı, yalnızca
termometredeki yükselen dereceyle değil, insanın ruhuna işleyen yoğunluğu ve
anımsattığı hatıralarla da bilinir. Her yıl aynı mevsimde, güneşin altın rengi
ışınları Çukurova'nın bereketli topraklarına yayılırken, bu topraklarda yaşayan
herkes için bir sınav başlar.
Çukurova sıcağı, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kendini
hissettirmeye başlar. Güneş doğarken gökyüzünün o büyüleyici renk cümbüşü,
henüz günün zorlu geçeceğinin habercisi gibidir. Serin sabah rüzgarları bile,
kısa sürede yerini yakıcı sıcaklara bırakır. Saatler ilerledikçe, güneşin
ışınları toprağı kızdırır, asfalt yolları eritir ve adeta havayı ağırlaştırır.
İnsanın gölgesinin bile kaçacak delik aradığı bu sıcakta, yaşamın devam etmesi
bir mucizedir.
Çukurova'da yaz, insanın kendini doğanın bir parçası
hissettiği bir mevsimdir. Pamuk tarlalarında çalışan işçiler, sabahın erken
saatlerinde tarlalara dağılıp, öğle sıcağının kavurucu etkisi başlamadan
işlerini bitirmeye çalışır. Güneş tepede parladıkça, tarlalardan yükselen buhar
ve sıcak hava dalgaları, bir yandan da bu toprakların verimliliğini gözler
önüne serer. Çukurova'nın insanları, bu zorlu şartlara rağmen güler yüzlü ve
misafirperverdir. Sıcak hava, onları yıldırmaz; aksine dayanıklılıklarını ve yaşam
enerjilerini artırır.
Bu kavurucu sıcaklarda en büyük nimetlerden biri,
Çukurova'nın serinletici su kaynaklarıdır. Adana'nın Seyhan Nehri ve baraj
gölleri, bunaltıcı sıcaklardan kaçanlar için birer vaha gibidir. Gençler, nehir
kenarında serinlerken, aileler piknik yapar, balıkçılar ise nasiplerini arar.
Güneşin batışıyla birlikte, günün yorgunluğu suyun serinliğiyle hafifler.
Çukurova'nın yaz sıcakları, bu bölgenin ayrılmaz bir
parçasıdır. Her bir sıcak gün, doğanın ve insanın sınırlarını zorlayan bir
deneyim sunar. Bu deneyim, Çukurova insanının karakterini şekillendirir, onları
daha dirençli ve güçlü kılar. Ve her yıl, aynı sıcaklarla yüzleşmek,
Çukurova'da yaşamın bir ritüeli haline gelir.