Dolu Dolu Yaşamak Hayatı

Dolu Dolu Yaşamak Hayatı - CAN UĞURATEŞ

17.05.2024 16:45 | Güncelleme Tarihi: 17.05.2024 16:45

Bir ömür biçilmiş insana, doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Bu döngüyü değiştirmekse günümüz şartlarında mümkün değil. Süreyle kısıtlı bir yaşam sunulmuş insana ve sürenin ne olduğu da büyük bir belirsizlik. Üstelik bu yaşam, kozmik boyutta oldukça kısa bir süreyi kapsıyor. O halde bu zamanın her anını değerlendirmek, dolu dolu yaşayıp, her anın tadını çıkarmak olmalı yaşamın amacı. Boşa geçirilmiş her an boşu boşuna heba oluyor. Çünkü zamanı durdurmak veya geri alıp anı yeniden yaşamak mümkün değil.

Geç kalmadan, şöyle bir arkaya dönüp bakmak ve yaşanılan zamanı sorgulamak lazım. Sorgulamalı ki geleceğe daha dikkatli adımlarla yön verilebilsin. Ancak, geçmişe takılıp kalmak da yaşamın sürekliliğinde mutluluğu, huzuru yakalamak adına ayrı bir handikap.  Geleceğe yön verebilmek için, takıntılardan da bir şekilde kurtulmak lazım. En güzeli anı yaşamak belki ama geçmişten ders çıkarmak da geleceğe yön verme açısından önemli.

Aslında en güzeli, hissetmek yaşamın her anının getirdiklerini ve spontane bir yaşamdan mümkün olduğunca uzaklaşmak ama bir püf noktasını akıldan çıkarmadan: geçmişe takılmaksızın.

Her insan aynı refah seviyesine ulaşamayacağından, yaşamın farklı sunularına yönlenmiş bireyler olarak, başkalarıyla kendini kıyaslamak da uygun değil. Aslında şiir gibi bir yaşam sunulmuş insana ve dizeler kapatılmayıp, kalem de eline tutuşturulmuş insanın. Yani, dilediğince yaşama şansı var her bireyin ama her seçim, istenilen doğruya, doluluğa götürür mü bilinmez. Esasen, insanın kendi seçimleridir geleceğini belirleyen doneler. Yani yaşam sürecine ait seçimler, bireye aittir ve ardı ardına birbiri üzerine inşa edilerek yürür yaşam.

O halde her ne kadar anı yaşamak önemliyse de anın getirilerini görebilmek ve yaşama bir yön verebilmek de o kadar önemli. Esasen yaşama yön verebilmek için, biraz yardım da gerekli insana ve bu yardımı sadece başkalarından beklememek lazım. İnsanın yaşam sürecindeki en büyük yardımsa eğitimle elde edilebilir. Eğitim de yalnızca okuldan kazanılan bir çıkarım değildir. Kendini geliştirmelidir insan. Okumalı, araştırmalı ve sorgulamalıdır yaşamı. Ancak, akıldan çıkarılmamalı: Geçmişe takılıp kalınmamalı. Ayrıca, farklı renklerde, sosyal bir aktivite içinde olunması da yaşam kalitesini yükseltecektir.

Dedik ya, esasen şiir gibi bir yaşam sunulmuş insana. Kimi coşuyor mutluluklarla, kimi dolaşıyor romantizmin doruklarında, kimi de görüyor kendini bir çukurun ortasında. Hiçbiri farkında değil belki, farklı bir renk iken her biri, dışa yansısa o muhteşem düşünceleri, yaşadıklarıyla ya hüzne boğacaklar ya da mutlulukla coşturacaklar dinleyenleri. Unutmamalı ki bu Dünyaya lirik bir şiir gibi gelindi, hayatı yaşamalı doyasıya, pastoral bir şiir gibi. Didaktik bir şiir gibi de olunmalı, yaşamalı hayatı örnek ve öğretici. Hayatın ardından, tüm yaşam süreciyle epik bir şiir olup, Dünya öyle terk edilmeli. Destanlaşmalı her yaşam başlı başına ve acısıyla, tatlısıyla dolu dolu bir yaşanmışlığın ardından, sadece harika olarak tanımlanmalı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI