04.07.2024 11:42 | Güncelleme Tarihi: 04.07.2024 11:42
Yazının
başlığından hareketle, akıllara ünlü bir spagetti western filmi gelse de
değinmek istediğim, iyi, kötü ve çirkinin günümüzde renklere yansıması. Renkler
derken çiçekleri ya da tabiatın, kendine özgü güzelliklerine yansıyan ışımalarını
kast etmekten de kaçınıyorum. Çünkü tabiat, tüm habitatları ve endemik
türleriyle, yani her şeyiyle güzelken, tabiatta var olan tek çirkin,
yaptıklarımızla, bizleriz.
Renklerden
kastım, insan karakterlerinden yansıyan davranış şekilleri. Esasen bu davranış
şekillerine renkler derken, siyah olmadan beyazın, beyaz olmadan da siyahın
güzelliğinin anlaşılamayacağını iddia eden taraftayım.
Ülke
oldukça çekişmeli bir siyasi süreçle ilerlerken, iyi, kötü ve çirkin kavramlarının
tanımından yola çıkarak, siyasilere bakış açısının nasıl olması gerektiğini,
algılardaki tercihlerin, seçimlere nasıl yansıtılması gerektiğini iyi
değerlendirmek lazım.
Siyasi
figürleri de karakterlerine uygun eylemleriyle iyi, kötü ve çirkin sıfatlarıyla
tanımlamak mümkün.
İyi
siyasetçi, yaptığı her eylemde doğru olandan, belirlenmiş kanunlardan yana olan,
devleti için, temsil ettiği/etmeye talip olduğu halk için en iyi olanı
hedefleyen ve hata yaptığında bunu düzeltecek tedbirleri, sonucu ne olursa
olsun almaktan imtina etmeyen karaktere sahiptir. Yalan söylemez. Çağdaş
medeniyet seviyesine ulaşmayı hedef edinmiştir. İyi eğitimlidir ve bilimsel
temelli değerlerden taviz vermez. Korkak bir yapıda da değildir. Her şartta
devletinin, milletinin hizmetinde görev yapmaktan heyecan ve gurur duyar. Halkı
sahiplenir. Halka güven verir. Gelişen şartlara göre, davranış şekilleri
öngörülebilir.
Kötü siyasetçileri ise iki guruba ayırmak mümkün: Bilgisizliği, yetersiz eğitimi, tecrübesizliği
ve öngörüden uzak oluşuyla yanlış kararlara imza atarak devleti, beldeyi ve milleti
dış siyasette ve refah seviyesinde zor duruma sokanlar; bilgili, tecrübeli ve
yeterli eğitime sahip olduğu halde sadece kendi çıkarları doğrultusunda
kararlarla, her daim kişisel kazanca yönelik hareket ederken, devleti, beldeyi
ve milleti zor duruma sokanlar. Ancak, esasen kötü siyasetçinin de iyi bir yönü
vardır: Davranış şekilleri öngörülebilir. Bu durumda da akıllı seçmen tarafından,
sandık başında tedbir alınabilir.
Bir
de çirkin olarak tanımlanabilecek siyasetçi karakteri var. Çirkin siyasetçiyi
tanımlamak ise aslında sırat köprüsünden geçmek gibi ve günümüz siyasetinde
karşılaşılan davranış şekilleri, kimi zaman birbirine geçmiş görünümle,
aldatıcı algı yaratıyor. Genelde çirkin olarak tanımlanabilecek olan siyasetçi,
karanlık, dalavere, şüphe içeren davranış şekillerini her an yapabilecek
karaktere sahiptir. Çirkin olarak tanımlanabilecek siyasetçi, önce kendini
düşünürken, çıkarları doğrultusunda, yaptığı her eylemi makyavelist yaklaşımla
doğru kabul eder. Olumlu eleştirilerdense, olumsuz eleştirilerle doğrudan
rakiplerini silmeyi hedefler. Belirli bir ideolojisi de yoktur ve kendi
çıkarları doğrultusunda, kendince düzenlediği retorikle, kendince bir ideoloji
oluşturmaya çalışır. Siyaseten sıkıştığında, ani yön değiştirmekten çekinmez ve
her dönemin adamı söylemine uygun karakter yapısını benimser. Acıması yoktur.
Önemli bildiği, kabul ettiği tek şey, iktidara gelmek ve yerini muhafaza
etmektir. Onun için, hiçbir değer
yoktur. Halkın kutsal bildiği değerleri kolaylıkla ve çekinmeksizin manipüle
ederek, kendi retoriğine uygun halde lanse eder. Her daim önce ben der ve en
yakınındakileri dahi kendi çıkarları doğrultusunda harcamaktan çekinmez. En
önemlisi, davranış şekilleri öngörülemez.
O
halde bir düşünmek lazım, iyi ve kötü varken, kitleler neden çirkinle
beraberliğe de göz kırpmaya devam eder? Cevabı çok basit: Her insanın ilkel
benliğinde önce ben vardır ve insan, bencilliğinin esaretinde, kendi çıkarları
yanlış dahi olsa hedeflediğini elde etmek ister. Esasen bireyler, çirkin
siyasetçide, kendinden bir şeyler bulduğunu hisseder. Çirkin insan, çirkin
siyasetçinin politikalarından rant elde edebileceğini düşünerek olur verirken,
cehaletinin esaretinde hareket eder, geleceğine yönelik riskleri, hırslarının
yenilgisinde göremez. Burada devreye, bilimsel temelli eğitimin gerekliliği
girer.
Siyasetçinin
iyisi makbul, kötüsü tolere edilebilir konumdayken, esasen en tehlikelisi,
çirkin olanıdır. Çünkü çirkin siyasetçi, toplumun her kesimini makyavelist ötesi
düşünce yapısıyla kolaylıkla etkiler ve dönüşü olmayan bir yola sürükler.