Filistin'in Özgürlük Mücadelesi

Özgürlüğü bekleyen topraklar: Filistin - DR. EKREM ASLAN

18.12.2024 11:01 | Güncelleme Tarihi: 18.12.2024 11:01

Ortadoğu'nun kalbinde, tarihin ve insanlığın vicdanına derin yaralar açan bir coğrafya yatıyor: Filistin.
Yıllardır süren acılar, özgürlükten mahrum edilen topraklar ve en masum canların ödediği bedeller... Gün geçtikçe artan zulmün ortasında dünyanın sessiz kalışı, insanlığın hafızasına kara bir leke olarak kazınıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri, Filistin topraklarında yaşanan trajedinin boyutunu bir kez daha gözler önüne seriyor. "İsrail'in Gazze Şeridi ve diğer Filistin topraklarındaki katliamları bugüne kadar yüzde 70'i çocuk ve kadın olmak üzere 50.000 Filistinlinin ölümüne neden oldu," diyerek bir gerçeği tüm dünya ile paylaşıyor. Masum canların bedel ödemesi, özgürlüğün şiddetle bastırılması, dünyanın vicdanına çağrıda bulunan bir insanlık ayıbıdır. Ancak mesele yalnızca sayılarla ifade edilebilecek bir trajedi değil. Bu bir insanlık dramıdır. Öyle bir dram ki annelerin çocuklarına verecek ekmeğin olmadığı, hastanelerin işlevsiz kaldığı, temel yaşam ihtiyaçlarının dahi ulaşılamaz olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurguladığı gibi, insani yardımlar Mısır sınırında bekletilirken çaresizlikten ölümü bekleyen insanların sesi duyulmuyor.

Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli de bu acılara sessiz kalmayarak şu sözlerle durumu özetliyor:
"Filistin bizim vicdani, tarihsel ve insani sorumluluğumuzdur. Gazze,  sadece bir coğrafya parçası değil; insanlığın ölüm kalım savaşıdır." Bahçeli'nin bu sözleri, Filistin davasının yalnızca siyasi değil aynı zamanda ahlaki ve insani bir mesuliyet olduğunu da hatırlatıyor.

Batı dünyasının çifte standardı ve sessizliği, bu zulmün sürekliliğini besliyor. Bugün Filistin'de ölen her bir çocuk, dünya liderlerinin masalarında tartışılan politikaların birer kurbanı haline geliyor. Bu noktada, İslam ülkelerinin Filistin'e yeterince sahip çıkmaması da ayrı bir sorgulama konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı bu noktada anlamlıdır: "Batı, İsrail'e her türlü desteği verirken, İslam ülkeleri bu yardım çağrılarına yanıt vermiyor."

Bugün Filistin toprakları, bir yandan özgürlük beklerken diğer yandan dünyaya insanlık dersi veriyor. Gazze'nin enkaz altında kalan çığlıkları, annelerin sessiz duaları ve yıkılan hayaller, sadece bir milletin değil, tüm insanlığın sorunudur. Lev Tolstoy'un dediği gibi: "Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın." Bugün Filistin'de yaşananlar, tüm insanlığın kalbine dokunması gereken bir acıdır. Bu acıyı hissetmek, insan kalabilmenin temelidir.

Filistin, yıllardır yanan bir ateş topu gibi dünya gündeminin ortasında ama aynı zamanda unutturulmuş bir gerçek olarak duruyor. Ancak unutulmamalıdır ki özgürlük er ya da geç bu topraklara gelecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli gibi liderlerin sesi, bu davayı uluslararası platformlarda yüceltmeye devam ettikçe, Filistin halkının haklı mücadelesi de bir gün mutlaka zaferle taçlanacaktır.

İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan bu zulmün son bulması ve Filistin'in özgür günlere kavuşması dileğiyle...