Milli duruş ve muhaliflik - FARUK ÖNALAN

Milli duruş ve muhaliflik - FARUK ÖNALAN

26.11.2018 14:11 | Güncelleme Tarihi: 26.11.2018 14:11

Dünyanın bir çok ülkesinde, milli meseleler söz konusu olunca, devlet otoritesine/iktidarına karşı muhalif duygular bir kenara bırakılır ve  ülke menfaatleri doğrultusunda hareket edilir.  Sadece siyasi alanda değil, basın yayın organlarında hareket tarzı millidir. Gelgelim ülkemizde ulusal konularda, bu  birlikteliği görmek pek mümkün olmuyor.

Devletin en mahrem kurumu olan MİT’in  başına atama yapılmadan bir bakıyorsunuz İsrail’den sesler yükselmeye başlıyor “Türk Mossad’ının başına Hakan Fidan’ı istemiyoruz!”  Bu söylem dillendirilirken, bir tek muhalefet partisi çıkıp şunu demedi/diyemedi;  “ Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkili mercilerinin tasarrufunda olan bir konuda, söz söyleme cüretini nereden buluyorsunuz?”  

Suriye rejimi tarafından KEŞİF uçağımız düşürüldükten sonra  iktidarı, muhalefeti, basınıyla katil Baas Rejimi’ne karşı milli bir duruş sergilenmesini bekledik ama maalesef yine hüsrana uğradık. Misal, bu acı olaydan sonra, CHP Genel Başkanı  Kılıçdaroğlu ,”dışarıya karşı bir bütün olmalıyız” dedi ay 9 sonra CHP heyeti Şam’a gidip Esed’i ziyaret etti.

-Libya krizi sonrası dünya devletlerinin hayranlıkla takdir ettiği Türkiye’nin, kısa sürede binlerce vatandaşını tahliye operasyonunu, ( hatta 21 ülkenin kendi ülke vatandaşlarının kurtarılması için Türkiye’den yardım istedi)

- Lübnan’da Mikdat aşiretinin, kaçırdığı iki vatandaşımızı  serbest bırakmak için şart koştuğu  Suriye’de rehin tutulan 11 Şii Hacı’dan ikisini müthiş bir operasyonla kurtarılmasını,

-Beyrut’ta kaçırılan iki pilotumuzu kurtarmak için, 9 Şii Hacı rehinenin, Suriye’nin Azez Bölgesi’nden alınması operasyonunu,

Tüm dünya ayakta alkışlarken muhalefet yine eleştiriden geri durmadı.

Milli İstihbarat Teşkilatımız ve Müsteşarı hakkında dış basında seri halinde karalama kampanyaları düzenlendi daha da ileri gidilerek Hakan Fidan , “bir sabah arabasında bombalı sürprizi hak ediyor” diye alenen tehdit edildi lakin muhalefetten her zamanki gibi ortak bir tepki gelmedi.  Suriye’de Türkmenlere giden yardım tırları durduruldu ve anında dünyaya “Daiş’e giden silahlar” diye servis yapıldı.  O günkü amaç ise çok açıktı; Cenevre II görüşmeleri öncesi “Türkiye’yi teröre destek veren ülke” konumunda göstermek!..

Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, AYM Başkanı’nın, Genelkurmay Başkanı’nın, MİT Müsteşarı’nın, bakanların (özellikle Enerji Bakanı) kriptolu telefonları dinlendi, Dışişleri’ndeki çok gizli toplantılar dinlenip servis edildi. Ulusal Güvenliğimizi yönelik tehditlere karşı bırakın tepki vermeyi illegal tapeleri grup toplantılarında okumaktan dahi imtina etmediler.

Amerika, İngiltere, Japonya gibi ülkeler Daiş’in elinde rehine olan vatandaşlarının kurtarılması konusunda başarısızken Türkiye Musul’da rehin alınan 49 konsolosluk personelini kurtardı,  Suriye Karakozak Süleyman Şah Türbesi’nde 38 askerini başarılı bir operasyonla tahliye edildi. Milletin bu ortak sevincine -daha önce olduğu gibi- katılmayan muhalefet ve bazı basın yayın organları , yine suçlama ve olayları saptırma yoluna gitti. Yetmedi, Uluslararası hukuk  kaynaklı hakkımızın dayanak olduğu Şah Fırat Operasyonu’nu Esed’in ağzıyla eleştirip rejimin resmi haber sitesinde arzı endam ettiler.

Başbakan Davutoğlu’nun dediği gibi, “Bir kere de bu millet ne hissediyorsa onu hissedin. Bu milletle sevinin, bu milletle ağlayın!”

Dünya Müslümanları Duada, Batı Medyası Saldırıda

Seçim arefesinde dünya Müslümanları Türkiye’ye dua ederken, Batı basını da Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden, Türkiye’ye, hükümete saldırılarına aksatmadan devam ediyor. Durdurulan MİT Tırları üzerinden yine aynı kampanyalar yürütülmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı aleyhinde dış basında -“NATO  müdahale etmeli” “Saray Erdoğan’ın mezarı olacak” - hakarete varan haberlerin sayısı artıyor. NYT, Guardian, WSJ, Die Welt, Die Zeit,Spigel, Esed rejiminin medyası, darbeci Sisi’nin medyası, İsrail medyası hep bir ağızdan seçimler üzerinden Erdoğan’a saldırıyorlar. Sevin ya da sevmeyin, sahiplerinin kimler olduğu aşikar Amerikan, İsrail, Alman medyasındaki bazı basın-yayın organlarının,  katil Baas Rejimi ve darbeyle yönetilen Mısır medyasının, topyekün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na saldırmasına karşı, milli bir duruş sergilenmesi beklenirken sırf menfaatleri icabı destek vermenin ya da susmanın izah edilebilir bir tarafı var mı? Lafa gelince milliyetçilikten dem vuranlar nerede?..  

Gerçekten onlar, tuzaklarını kurdular; Allah katında da onlara tuzak var; isterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun. (İbrahim/46)

Patani’den 80 yaşındaki Muhammed Salih; Ey Erdoğan! Allah sana güç versin. Sabret Erdoğan sabret. Allah senin ve tüm Müslümanların yardımcısı olsun” diye dua ediyorsa,

Kerküklü İmam Şeyh Adil Cuma Hutbesi’nde: “Bizim Irak'ta, Kerkük'te, Suriye'de, Gazze'de, Arakan'da, Somali'de bize her zaman yardım eli uzatan tek bir hükümet ve bir millet vardı. Bu Türki halkı ve Türkiye hükümetidir. Bu hükümetin iktidarda olduğu 12 yılda, her bir yerin her bir Müslümanın şeref ve şanı oldu. Allah onları bu seçimde de muvaffak etsin.” Diye dua edip Türkiye’ye olan  minnetini dile getiriyorsa,

Sudan Darfurlu Müslümanlar : Ya Rabbi! Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı her türlü bela ve musibetlerden koru.” diye niyazda bulunuyorlarsa,

 İsmail Heniyye, Gazze’den “Erdoğan’a, Davutoğlu’na, TİKA’ya ve de İHH’ya dua edip teşekkürlerini bildiyorsa” burada uzun uzun düşünmek gerekiyor zira bu dualar durup dururken Arş-ı Ala’ya iletilmedi…

Yarın ki seçim; ülkemize, milletimize, bölgemize ve de gözü kulağı Türkiye’de olan mazlumlar için  hayırlar getirsin İnşAllah

 ALLAH  YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN

YAZARIN DİĞER YAZILARI

İNGİLİZCE YAZILARI