26.11.2018 14:11 | Güncelleme Tarihi: 26.11.2018 14:11
1993 yılı bir arkadaş rüyasını anlatıyor. “Gece rüyama Fatih Sultan Mehmet Han girdi. Bana o zamanlar il başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın resmini gösterdi ve
-İstanbul’un hizmetkarı bu adam olacak ve daha da yükselecek ona sahip çıkın!” dedi
Sene 1994 Yerel seçimler olacak. Tüm kamuoyu araştırmaları Zülfü Livaneli’yi gösteriyor, öyle ki “Zülfü koptu geliyor” cümlesi manşetlerde. İlhan Kesici ikinci, Bedrettin Dalan üçüncü, Tayyip Erdoğan ise ancak dördüncü sırada gösteriliyor. Medya durumu böyle gösteriyor, gösteriyor olmasına da, dördüncü sırada gösterilen Erdoğan’a tehditler de artmaya başlıyor.
“ADAYLIKTAN ÇEKİL!”
94 yerel seçimleri çalışmaları sırasında, Erdoğan’ın yanında yer alan isimlerden Ahmet Ergün’ün telefonu çalar. Arayan İstanbul İl Teşkilatı Özel Kalem Müdürü Mustafa Yüce
- Alo Ahmet Abi, biraz önce adamın biri arayıp 13.00-15.00 arası iki saat boyunca telefon ve elektriğimizin kesileceğini söyledi. Arar da ulaşamazsanız merak etmeyin.
Akşama doğru bilinmeyen bir numara bu defa direkt Ahmet Ergün’ü arar, telefondaki ses:
-Sabahleyin arayıp il binasında telefon ve elektriğinizin kesileceğini söylemiştim. Ne dediysem o! Sizi uyarıyorum, Adamınız, bir basın toplantısıyla derhal adaylıktan çekilecek! Yoksa, bir sonraki uyarımız kanlı olacak!
Alınan bu tehdit telefonu Tayyip Erdoğan ve ekibinin, canını sıkmıştı ama onları çok daha üzecek haber Samandıra’dan geliyordu. Seçim bürosu bombalanmış, bir kişi olay yerinde hayatını kaybetmiş onlarca kişi yaralanmıştı.
Yaralıları ziyarete Kartal Devlet Hastanesi’ne gidildiğinde Ahmet Ergün’ün telefonu tekrar çalar:
-Kan akacak demiştim, kaale almadınız. Bu son ikazım! Bu gece bir programınız daha var.
Adayınıza söyleyin, vazgeçsin. Yoksa konuşma esnasında vurulacak!
Herkes dehşet içinde ne yapılacağına dair şaşkın bir vaziyette birbirlerine bakarken, havayı Recep Tayyip Erdoğan’ın gür sesi dağıtır
-Arkadaşlar, herkes görevinin başına! Devam ediyoruz!
Akşam olur ve konuşma bir minibüsün üzerinde yapılır. Gönüllü olan arkadaşları, konuşma esnasında Erdoğan’a siper olur. Silah taşıma ruhsatı olanlar, pompalı tüfeklerle çevreyi koruma altına almaya çalışır. Herkes çok tedirgin( Ahmet Ergün’ün anlatımından: kazara çocuğun biri maytap patlatsa, kıyamet kopacak!)
Kazasız belasız program sona erer.Eve doğru yola çıkılırken telefon tekrar çalar:
-Gece henüz bitmedi! Eve varıncaya kadar kat edeceğiniz uzun bir yolunuz var. Ensenizdeyiz.
Oluşan korku dolu havayı dağıtmak yine Tayyip erdoğan’a düşer
-Korkunun ecele faydası yok! Eve gidiyoruz!
Eve gidilen sokağa girildikten sonraki yüz metrelik bölüm oldukça tehlikeli.. Makam aracı ortaya alınıyor.Tayyip Erdoğan arkada Mustafa Erdoğan’ın aracında. Makam aracına Erdoğan’ın yerine
başka biri oturuyor. Sağ selamet eve ulaştıklarında, herkes derin bir nefes alıyor ve o an telefon tekrar çalıyor:
-Adamınız herifmiş. Adaylığı hayırlı olsun!
O günden sonra bunun gibi nice tehlikeli olaylar atlattı RECEP TAYYİP ERDOĞAN… Bildiği yoldan devam etti, kendi tabiriyle, “DİKLEŞMEDEN, DİK DURARAK!”
Şairin dediği gibi,
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.