Bayram öncesi, Adana Valisi Sayın Mustafa Büyük'e hem
'hoşgeldiniz' demek, hem de 'başarılar' dilemek amacıyla, çalışma
arkadaşlarımızla birlikte bir nezaket ziyaretinde bulunduk.
Öncelikle söylemek gerekirse, Sayın Büyük, devlet adamına
yakışan ağırbaşlı ve tevazu sahibi bir yapıya sahip.
Samimi bir ortamda geçen görüşmede Vali Büyük; basının
öneminden, kentimizle ilgili geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.
Dikkatimizi çeken bir konuyu, siz değerli okurlarımızla
paylaşmak istedik.
Adana'da yerel yöneticiler, çoğu kez alınan göçten şikayet
etmişler, bunun ekonomik, sosyal ve diğer alanlara olumsuz şekilde
yansıdığından hep bahsetmişlerdir.
Evet, Adana halen göç alıyor, bundan sonra da almaya devam
edecek.
Bunun önüne geçmek pek mümkün değil.
Zira, insanlar dünyanın neresinde olursa olsun, daha iyi
yaşayabilecekleri cazibe merkezlerine akın eder dururlar.
Aslında, kentler, megakentler de böyle ortaya çıkmıştır.
Kentlerin nüfus artışları, doğal yollardan çok, alınan göçle
oluşur.
Şimdi gelelim değinmek istediğimiz meseleye.
Adana Valisi Sayın Mustafa Büyük de, göç olgusundan
bahsetti.
Ama bir fark vardı.
Sayın Büyük, göç olgusuna değinirken, ne en küçük bir
serzenişte ne de en küçük bir şikayette bulundu.
Tam tersine, karşımızda dezavantaj gibi duran göçün,
eğitilerek, ekonomiye kazandırılması gerektiğine dikkat çekti.
Sayın Büyük'ün söylediklerine katılmamak elde değil.
Kesinlikle, göçten yakınmak yerine, kentimize gelen bu insan
kaynağını eğiterek, ekonomiye, üretime kazandırmak gerekiyor.
Şunu hatırlatmak isteriz...
Bugüne kadar göçten yakınan birçok yerel yöneticimiz, alınan
göçler sayesinde, 'büyükşehir' statüsündeki Adana'ya, ya Büyükşehir Belediye
Başkanı ya Seyhan ya Yüreğir Belediye Başkanı olmuştur. Ya da Adana Valisi,
Seyhan Kaymakamı vb.
Eğer, yakındıkları göçler olmasıydı, hiçbiri Adana gibi bir
metropolün belediye başkanı, valisi, kaymakamı, bürokratı unvanını, sıfatını
taşıyamayacaklardı.
Artık şikayet, yakınma yerine, Vali Mustafa Büyük'ün
vurguladığı gibi, kentimize gelen göçü, kentimize kazandırmanın vakti değil
mi?!