26.11.2018 14:11 | Güncelleme Tarihi: 26.11.2018 14:11
“Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul;
Halkın içinde bozgunculuk yapan haindir oğul”
Dede Korkut
Bugün, Türkiye’nin tam da yaşadığı buydu…
***
Bir Türk evladı, nasıl olurda gözü dönmüş bir şekilde ülkesine saldırabilir,
Yönetime el koymaya kalkışabilir?
Son iki günde yaşadıklarımız sanki başka ülkede yaşanıyormuş gibiydi.
***
Aman Allah’ım!
Karabasan gibi çok uzun bir gece geçirdik.
Ne oluyor derken, TSK’nın TRT’yi basarak spikere zorla okuttuğu bildiri ile hükümeti devirme projesi olduğu anlaşılıyor.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı rehin alan, 16 saat boyunca Jandarma Genel Komutanlığı’nı ele geçiren, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınını, TBMM’yi, MİT’i, Cumhurbaşkanımızın kaldığı oteli bombalayan ve milletin üzerine askeri helikopterden ateş açan hainlere, en güzel cevabı yine Türk Milleti verdi.
Diyanet Başkanlığı’nın Türkiye’nin her yerindeki dün geceden beri camilerden ezan ve salanın okunması milletimizin yüreğine su serpti.
Kurtuluş Savaşı’nda da, birçok savaşta da olduğu gibi canını hiçe sayarak, kocaman tankları durdurmaya çalıştı.
Tüm milletimizi ve hainleri püskürten Emniyet güçlerimizi, MİT’i ayakta alkışlıyorum.
Bu arada üzerinde durulması gerek çok ince bir çizgi var;
Bu kez düşmanımız dışarıdan değil, kendi içimizdendi.
Ne kadar acı bir durum.
Bir grup gözü dönmüş vatan haini paralelcinin, emir-komuta zinciri ile hareket geçirdikleri o çocuklarımızın ne günahı var?
Muhtemelen o çocuklarımız, suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakılacaklar.
***
Gün, BİRLİK ve BERABERLİK günüdür.
Bu ülke artık bu tür oyunlara gelmez.
Ey aklıevveller, oynadığınız oyunlar hep elinizde patladı.
Bu halk siz ne yaparsanız yapın daha da kenetlenecek.
TÜRKİYE İLE UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇİN.
Bu ülke daha büyük acılar yaşadı, pes etmedi.
Şimdi siz, gerçekten darbe yapabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
TÜRKİYE’Yİ DİZAYN ETMEK SİZE Mİ KALDI?
Siz, düşmana karşı bu vatanı korumak için yemin ettiniz.
Ne yazık ki ilk kurşunu kendinize sıktınız.
Akbabalar pusuya yatmış, Türkiye’ye “Ortadoğu Baharı” gelsin diye elini ovuştururken, siz de onların ekmeğine yağ sürüyorsunuz.
Yıllardır Türkiye’ye kene gibi yapışan, kendi çıkarlarının dışında kimseyi düşünmeyen, hedefine ulaşmak için her şeyi mubah gören hainlerle hareket eden askerlerin böyle bir girişimde bulunması akıl işi değil.
Hâlbuki “BA-ŞA-RA-MA-YA-CAK-LAR”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “BÜYÜK GÜÇLÜ, İNANÇLI TÜRKİYE” olduğunu bir kez daha dünyaya göstermiş oldu.
***
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu durumu aştıktan sonra mutlaka ve mutlaka Anayasayı değiştirmeli.
Türkiye, halen 12 EYLÜL 1980 DARBESİ sonrasında askeri yönetimi emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış ve 18 Ekim 1982 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe giren bir Anayasa ile BÜYÜK TÜRKİYE yolunda ilerleyemeyeceği günyüzü gibi ortada.
Türkiye’nin bir daha böyle acı ve üzücü bir tabloyla karşılaşmamasını tüm kalbimle diliyorum.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Bombalama ve üzerlerine açılan ateş sonucu yaşamlarını yitiren şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, başımız sağolsun.
Yaralılarımıza da Allah’tan acil şifalar diliyorum.
TÜRKİYE'DE ASKERÎ DARBELERİ
HATIRLAMAKTA YARAR VAR
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurumsal olarak ya da bazı subayların kendi başlarına insiyatif alarak sivil yönetime yaptığı müdahalelerdir.
Türkiye 1950 yılındaki demokratik seçimlerle çok partili hayata geçiş yapmıştır. TSK, iç güvenliğin tehdit altında olduğunu ifade ederek bazen bazı yasaların geçmesini engellemek ya da geçirmeye zorlayarak, bazen de Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini istifaya zorlayarak ya da alaşağı ederek demokratik sivil yönetime müdahale etmiştir. Bu darbe ve muhtıralar bazen emir komuta zinciri içinde (12 Eylül Darbesi gibi); bazen de emir komuta zinciri dışında sadece bir grup subay tarafından ( 27 Mayıs Darbesi gibi) planlanmış ve icra edilmiştir.
TSK 1960 ve 1980 yıllarında iki kez yönetime el koymuş, 1971 ve 1997 yıllarında ise hükümeti istifaya zorlamıştır.