Kılıç Çeken Teğmenler Askeri Darbeler Ve 15 Temmuz

Kılıç Çeken Teğmenler, Askeri Darbeler ve 15 Temmuz - İNCİ GÜL AKÖL

11.09.2024 14:16 | Güncelleme Tarihi: 11.09.2024 14:16

Kara Harp Okulu, Türkiye’nin askeri eğitim sisteminin temel taşlarından biridir. Bu okulda eğitim alan subaylar, Türkiye'nin güvenlik ve savunma politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynarlar. 

Ancak geçtiğimiz gün Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde diplomalarının verilmesinin ardından bazı teğmenlerin kılıç çekmesi, halk nazarında tartışmalara yol açtı ve askeri yapı ile toplumsal algı arasında bir gerilime neden oldu. Bu eylemi, Türkiye’nin askeri darbeler, postmodern darbeler tarihi ve özellikle 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ele almak önemli.

Öncelikle, Türkiye'nin askeri darbeler tarihi, toplumun çeşitli kesimlerinde derin travmalara yol açmış bir geçmişe sahip. 

Türkiye’de askeri darbelerin tarihine bakıldığında, 1960’tan itibaren gerçekleşen her bir müdahale, askeri kurumların siyaset üzerindeki belirleyici rolünü pekiştirmişti. 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 gibi darbeler, askeri bürokrasinin sivil yönetime müdahale etme yetkisini kendinde gördüğü kritik dönemler… Bu tür müdahale biçimleri, asker-sivil ilişkilerinin sürekli olarak sorgulanmasına yol açmış, toplumda derin bir güvensizlik yaratmıştı. Kara Harp Okulu’nda teğmenlerin kılıç çekerek kutladıkları mezuniyet, bu tarihsel arka planda, askeri gücün ve otoritenin sembolizminin yeniden üretimi olarak değerlendirilebilir.
Bu darbeler, sadece yönetim biçimini değiştirmekle kalmamış, toplumda asker bireylerine karşı bir otorite ve saygı gelişmesine yol açmış. Askeri ve sivil toplum arasındaki bu karmaşık ilişki, askeri eğitim kurumlarının misyonunu ve bu kurumlarda yetişen subayların rolünü sorgulatmaya başlattı.
Kılıç çeken teğmenler, sadece birer sembol değil, bu tarihin bir yansıması olarak görünüyor. 
Bu eylem, toplumda "askeri otoriterlik" algısını güçlendirme potansiyeline sahiptir. 

Darbeci geçmişin görkemli sembolleri olan kılıç, bazı kesimlerde bir cesaret ve kararlılık göstergesi olarak yorumlansa da, geçmişte yaşanan travmaların yeniden hatırlanmasına neden oldu. 

15 Temmuz, Türkiye’deki sivil toplumun dönüşümünü ve bunu besleyen toplumsal ve siyasi dinamikleri tetikleyen bir olay olarak tarihe geçti. Bu darbe girişimi, uluslararası güç dengeleri ve sosyal medya kullanımının nasıl bir silah haline gelebileceğinin de bir ibretlik örneği olarak karşımızda durmaktadır.
Kuşkusuzdur ki 15 Temmuz darbe girişimi, yalnızca iç dinamiklerden değil, uluslararası ilişkilerden de etkilendi.

CIA’ın sosyal medya hesabından “Kapadokya” görselini paylaşıp silmesi, Türkiye’deki iç dinamiklere yönelik dış müdahalelerin ve gözetimlerin ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle modern iletişim araçlarının, uluslararası aktörler tarafından toplumların algılarını şekillendirmek için nasıl kullanılabileceği, askeri ve siyasi istikrarsızlığın bir aracı haline getirildiğini göstermektedir. Bu durum, askeri eğitim kurumlarının içindeki subayların durumu ile ilgili kaygıları artırmaktadır.
Dünya genelinde askeri yönetimlerin ve darbelerin tarihine bakıldığında, bu tür eylemlerin sıkıştırıcı bir atmosfer yaratma, korku ve belirsizliği artırma hedefinde olduğunu görmekteyiz. Kılıç çeken teğmenlerin eylemi, aslında böyle bir atmosferin tekrar inşa edilmesi çabasının bir parçası olarak yorumlanabilir. 
Toplumun büyük bir kesiminde, askeri darbe girişimlerine karşı bir korku ve direnç oluşmasına rağmen, bu tür sembolik eylemler, o korkunun yeniden canlanmasına neden olabilir.
Kara Harp Okulu’nda kılıç çeken teğmenlerin eylemlerinin, Türkiye'nin askeri tarihine, darbelerle şekillenen toplumsal hafızaya ve uluslararası aktörlerin yerel olaylara müdahale biçimlerine işaret ettiğini söyleyebiliriz. 

Bu tür sembolik eylemler yalnızca geçmişten gelen toplumsal travmaların gün yüzüne çıkmasına değil, ulusal güvenlik ve kamu düzeninin yeniden sorgulanmasına neden oldu. Türkiye’nin bu tür eylemleri dikkatli bir şekilde değerlendirmesi ve toplumun mevcut durumunu göz önüne alarak hareket etmesi, hem iç barışın korunması hem de uluslararası ilişkilerin sağlıklı bir zeminde ilerlemesi açısından kritik bir önem taşımakta.