26.11.2018 14:11 | Güncelleme Tarihi: 26.11.2018 14:11
Türk Polis Teşkilatı’nın 172’inci Kuruluş Yıldönümü. Bugün
hangi çocuğa sorsanız, gelecekteki hayallerinin birinde mutlaka polis olmak da
vardır. Kurak bir toprağın
susamış halidir her biri. Onlar Türk polisidir. Yoksulluğun hayat karşısındaki
en dik duruşlu mesleklerinden birinin fertleri. Kiralık evlerde kıt kanaat
yaşarken ateşlere yaslanırlar. Gülüşleri bile mahzun. Gökler ağlar da,
iliklerinin içine işleyen yağmurun altında bile seslerini çıkarmadan
ıslanırlar.
***
Anadolu bakışlı genç adamlar. Hala büyüklerin ellerinden, küçüklerin
gözlerinden öperler.
Hepsi de köylerinde destan gibi anılır. Şehirlerdeki kurtarıcı fotoğrafların
içinde gururla poz verirken, Onların dertleri yok sanılır.
***
Ölüm o polislerin yakalarına taktığı çiçektir. Yaşından büyük gösterir
duruşları. 6 aylık ikiz bebeklerini geride bırakanlar vardır. Ve daha nice
dram. Tabutları eller üzerinde giderken, son sözleri cennette yankılanır. "Ah
anam, canım anam!"
***
Şehir değiştirdikçe ümitleri yenilenir, tek göz odalarda hayalleri büyür. Geride
bıraktıkları ne çok şeyi özlerler, ana elinin değdiği yemekler gibi. Hepsinin
aklında dereler, tepeler, dağlar.
Hayatın mesaisi bitmez, oturdukları yerde bile gömlekleri terlerken. Gurbet
akşamlarında bir ince saz olurlar teline dokunsan ağlar.
***
Yük ağırdır, yol uzun. Geceleri çoraplarını çitilerken, lüks mekanlarda yer
bulamaz hayatları.
Gözleri de yoktur zaten. Yalnızlıklarının çay saatlerinde ya hayat gailesidir
konuştukları.
Ya memleket meselesi. Sinemaymış, tiyatroymuş, kırk yılda bir belki. Komşu
düğünlerinde dansa kalktıkları çocukluk günleri de eski bir anı.
***
Üniformaları ateşten gömlekle kardeştir bilirler. Hainlerin de sonu gelecektir
bilirler. Ayaklanmaydı, hırsızdı, teröristti derken, en anlamlı mirasları geride
gururlu bir isim bırakmaktır. Kaç kez sınanmıştır içlerindeki vatan sevdası. Bir
türkünün içinde durur gençlikleri, ne zaman duysalar demlenir hüzünleri. En
güzel parfümleri alın teri ve camları tırtıklı limon kolonyası.
***
Gazetelerde, televizyonlarda asker ve polis ölümlerinden sonra hüzün oranı
yükselir de, sonrasında pop şarkıcılarına ve eğlence programlarına yenik düşer.
Sonra o acıyı nereye koyduysan bul. Analarından ve sevdiklerinden gayrisi
tanımlayamaz onların kara haberindeki sızıyı. Ne karanfiller, Ne hayırsız
Adana.
***
Kimse o polisler kadar yakından bakmıyor ölüme. Sükseli hayatlara kimse onlar
kadar uzaktan. Bakıp yiyemedikleri, yakıştırıp giyemedikleri ve söylemek
isteyip de diyemedikleri öyle çok şey vardır ki. Maraz üstüne maraz. O yüzden
onların yerine biz haykırırız.
"Onlar ölüme bu kadar yakınken. İnsancıl hayat da onlara yaklaşsın
biraz." Öldüklerinde tabutları öpülürken. Yaşarken de alınlarından
öpülmeli onların. Çünkü onlar sadece ölürken kahraman değil. Yaşarken de
kahraman..
***
Yaklaşık 5 ay önce makamında ziyaretine
gidip Emniyet Müdürü Osman Ak'la
tanıştım.
Eski Türk filmlerindeki babacan polis. Elini sıkışında Hulusi Kentmen fotoğrafı
gördüm.
Sofraya bağdaş kuran. Vatandaşı için her şeyi göze alan. Hangi derdiniz varsa,
çekinmeden yanına gidip anlatacağınız biri. Kendisinin neden bu kadar
sevildiğinin sırrını, verdiği güven duygusunda da, duruşunda da
görebiliyorsunuz. Polislerin
zarafeti, toplumun zarafetidir.
Polise güven kendine güvendir. Onlara armağan edilen ülke için, onlar da
canlarını armağan ediyorsa, Polis Teşkilatı'nın 172. yılında, bizler de her
zaman olduğu gibi onların yanındayız.