Günümüz
dünyasında, reklam ve pazarlamadan kitaplar da nasibini almış durumda. Bundan önce kişisel tavsiyelerle kitap alırdık
ama şu anda ister istemez reklamların etkisinde kalıyoruz, sonra bir bakıyoruz
ki içi boş, saçma sapan bir kitap için zamanımızı harcamışız gitmiş. Belki başı
böyledir, birazdan konuya girecek diye diye sonlara gelmişiz ve kendimizi biraz
salak , algısı yetersiz, kötü olan ruh hallerinin toplamında bir şeyler
hissetmişiz. Her iki satır yazı yazan kitapsız yaşayamaz, ille de kitabım olsun
derse durum böyle olur doğal olarak. Sağolsun bazılarının üzerinde “Bu kitap
herkes için yazılmadı” şeklinde uyarı var, “Sigara sağlığa zararlıdır” misali
olmuş olsa da, insan biraz rahatlıyor doğrusu.
Yaz geldi,
gündemden uzak, iyi hissettiren hikayelere hepimizin ihtiyacı var, onu al, bunu
al , umduğunu bulama, başa dön durumlarından yorulunca yapılacak en güzel şey
bitince üzüldüğünüz okunmuş kitaplarınıza geri dönmek… Kürşat Başar’ın “Sen
Olsaydın Yapmazdın Biliyorum” unu kaç kere okuduğumu unuttum ama çok eskidiği
için yenisini aldığımı hatırlıyorum, yedekte dursun diye. Zülfü Livaneli
“Serenad” , Nermin Bezmen “Sır”, “Kurt Seyt Şura” , Dan Brown “The Da Vinci
Code” oku oku yıllar sonra bir daha oku,
Buket Uzuner, Ayşe Kulin , çıkışta Yaşar Kemal’e git kapısı daima açık çalmadan
gir hatta, arada biraz Cemal Süreya, Ahmed Arif oku biraz da oku oku şiir iyi
gelir bütün kabalıklara, Aziz Nesin’ e de git sonra gülersin biraz…
Bu yaz
çocuklar okusun, okusun, onların hayal güçlerine çok ihtiyacımız var, bizimki
yara aldı, hırpalandı, hasar gördü malum. Bazı evlerde;
“Oğlum tableti kapat hayal kur biraz” ,
“Kurdum anne tamam”
“Ne hayal
ettin oğlum?”
“Tablette
oyun oynadığımı anne…”
şeklinde
konuşmalar geçmesin bu yaz…
Not: Kadına
şiddet canına tak eden sevgili arkadaşım Ressam Zeynep Yazıcı
Şiir
kitabı “AÇ” da o kadınları anlattı…