Kurumsal
Sosyal Sorumluluk (KSS) sürdürülebilir kalkınma kavramı ile birlikte gelişen ve
iş modellerinin merkezine yerleşmeye başlayan ve toplumdan aldığını topluma
verme anlayışını yansıtan bir yaklaşımdır. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramı
ilk kez 1953’de Howard Bowen’in Socıal Responsibilites of the Businessman adlı
kitabında yer almıştır. Bu kavram 1990’
lı yıllarda popülerlik kazanmaya başlamıştır. KSS ile şirketlerin marka değeri
yükselir, çalışan kalitesi yükselir, çalışan markasının gelişmesine katkı
sağlar, verimlilik ve kalite artar, kamuoyunun ve kural koyucuların şirketlerin
görüşlerine önem vermesi sağlanır.
Bu faaliyetler firmaların hedef
kitleleriyle iletişime geçmelerini kolaylaştırır. Sosyal paydaşlar nezdinde
firmanın daha güvenilir ve tercih edilir kurumlar olmasını sağlamaktadır.
Ülkemize dönecek olursak, gerçekleştirilen sosyal sorumluluk
projelerinin gün geçtikçe çoğalması çok sevindirici. Bu projeleri
gerçekleştiren firmaların da toplum nezdinde yeri bir başka oluyor tabii ki. Citibank
50 İlde 50 Kütüphane, Dermalogica: Kadın girişimcilere destek.(Satılan seçilmiş
5 üründen 1$ fon aktarma), Türk Telekom: Braille
Alfabesi ile hazırlanmış abonelik sözleşmesi, Toyotosa: Çocuklara oyunla
“Trafikte Saygı”yı öğretiyor. ETİ: Çölyak hastaları için geliştirdiği ürün yelpazesi. İş
Bankası:1 milyon karneye 2 milyon kitap hediye. Avon: Yıllardır meme kanseriyle
mücadele için hastanelere tarayıcı cihaz alıyor. Kampanyası hiç bitmiyor.Koç
Holding : Meslek Lisesi Memleket Meselesi gibi sayısız projesiyle daima örnek
bir topluluk. Böyle firmaları kim sevmez
ki?
Daha sayılacak çok fazla sosyal
sorumluluk projesi bulunuyor. Konumuzla alakalı olarak, benim en fazla takdir
ettiğim “Baba Beni Okula Gönder” , “Kardelenler” gibi eğitimle ilgili projeler,
şahsen katılmış olduğum fakat tamamlayamayıp bir başka bahara bıraktığım
AÇEV’in yetişkinlere okuma yazma
kursları gibi geç kalanlara eğitim projeleri toplumumuzun yüz akıdır. Kendimizi
bir defalığına sosyal projelerden faydalanan bir insanın yerine koyabilirsek
önemini daha iyi anlayabiliriz.
Bir başka yazı konusu olacak kadar
eşsiz “Oyuncak Kütüphanesi” ise galiba sosyal projelerin en güzellerinden.
Oyuncağı olmayan minik kalpleri güldürenlerse üniversite öğrencisi ablalar,
ağabeyler.Benim işim bana yeter ne işim var bir de sosyal sorumlulukla
demeyenler sayesinde bu işte de dünyanın çok gerisinde kalmış olmamıza rağmen
yüzümüz biraz da olsa gülmekte… Teşekürler yüzümüzü güldürenlere…
Menekşe
Yüksel Özbey
ozbeymenekse@hotmail.com